Tuesday, February 5, 2008

Yorum: Türbana Özbudun formülü

Aslında bu tartışmalara hiç gerek olmaması icap ediyordu, ancak kanunları yorumlama tarzı işi bu noktalara getiriyor.

Eğer en yüksek yargınızın onursal başkanı bile “türban laikliğe aykırıdır, bu yüzden hiçbir kanun bunun önüne geçemez” diyorsa, orada çok ciddi bir hukuksal sorun var demektir. Çünkü bu tip kavramlar evrenseldir ve Türkiye dışında başörtüsü yasağının böyle kaba bir şekilde uygulandığı başka bir çağdaş, demokratik ülke yoktur.

Demek ki ABD ve Avrupa ülkeleri laikliğin ne olduğunu bizden öğrenmek durumundalar.

Özbudun’un önerisine gelince;

Anayasa'nın 42. maddesine 'Başkalarının hürriyetlerinin korunması' ifadesinin eklenmesinin ne gibi bir pratik faydası olabilir? Zaten başkalarının hürriyetlerinin korunması anayasa ile koruma altına alınmış bir hak değil midir? Bunu ayrıca 42. maddede dile getirmenin, bazılarının endişelerini yatıştırmaya yönelik göstermelik bir uygulamadan öte ne anlamı vardır?

Ama bu işler, bu yargı kafasıyla Türkiye’de ancak bu şekilde yürüyor.

Herkesin hak ve hürriyetleri koruma altına alınmasına rağmen ve kanunsal bir dayanak olmadığı halde, tarafını belli eden yargısal kurumlar laiklik ilkesine kendince dayanarak başörtüsüne yasaklar koyuyor.

Bundan çekince duyan iktidar ve MHP de, “çene altından bağlanmalı, şöyle olmalı böyle olmalı, GATA modeli … vs” diyerek “türban-başörtüsü” ayrımı yapanları kendi tuzaklarına düşürmek istiyor. Onlar ise zaten yaptıkları bu suni ayrımın farkında oldukları için “bak işte bu bizim analarımızın başörtüsü modeli, öyleyse olabilir” diyemiyorlar. Çünkü takke düşüyor kel görünüyor.

Olan da başı örtülü kızlara oluyor.

Bir tarafta onları ikinci sınıf birer zenci sayıp okullara bile almayan, alınırlarsa hayatı onlara dar edeceğini açıklayan bir nasyonal sosyalist topluluk, öteki tarafta da başlarını nasıl örteceklerini, nerelere düğüm atacaklarını dikte eden bir kanun teklifi.

Bu kadar zulüm Hindistan’da Sudralar’a bile yapılmaz.

Türkiye’de hukuk evrensel prensiplerle yeniden gözden geçirilmedikçe, devlet “hukuk devleti” değil “guguk devleti” oldukça ne bu sorunlar çözülür, ne de bu kafalar değişir.

Yunus

No comments: