Sunday, November 30, 2008

ABD KARADENİZ E GÖZ DİKTİ ....RUSYA - ABD KARADENİZ DE KAPIŞACAK ......

Genişletilmiş Büyük Ortadoğu Politikası (B.O.P)
ŞİMDİ BU ABD DEKİ KRİZ NERDEN DOĞDU?

Bir söz der ki ; FİLLER TEPİŞİR OLAN ÇİMENLERE OLUR

KONUMUZ :B.O.P

ırak savaşından hemen sonra ;
abd doların diğer para birimleri karşısında değerini düşürerek
petrol fiyatlarını artırdı
şimdi tam tersi oluyor
petrol fiyatları artınca en karlı ülke rusya oldu
rusya her dolar artışında
1 dolarlık petrol fiyatının artışından senede 2 milyar dolar para kazanıyordu
şimdi işler tersine döndü
abd bop prejesinden vazgeçmiş gibi bir izlenim veriyor
halbuki vazgeçmedi
projenin bir ayağı yıldız savaşları füze savunma sistemiyle çin ve rusya nın dize
getirlilmesi vardı
uzun menzilli radarlara sahip kıtalar arası füze savar sistemini kurmayı hedefliyordu
burda risk rusya idi
bir diğer sebep alaskada bulunduğu iddia edilen petrol yatakları
bu petrolun büyük kısmı alaska ya sınır olan rusya kısmındaymış
hatta cumhuriyetçilerin başkan yardımcısı adayı palin sanırım alaska valisiydi
yanlış da olabilir
şayet alaskalıysa özellikle seçildi diye düşünüyorum
burdaki eknomik kriz olayını çözmeye çalışıyorum
abd rusyanın ne kadar ileri gidebileceğini kestirmek için
gürcistan a gaz verdi
rusyayı da önce basına yansımayan bazı olaylarla gürcistan üzerinden kışkırttı
bu füze savunma sistemlerinin polonya ve çek cumhriyetine yerleştirilmesi
ve kosova nın bağımsızlığını verilmesi ve rusyanın gücünün pasifize edilmesi
olayları rusyanın üzerine üzerine gitmek oldu ,olaylar ardı ardına geldi
son gürcistan olayında bir prova yapıldı
acaba rusya nereye kadar gidebiliyor ?
rusya nın tepkisi algılananlara göre ters oldu
bundan sonra kriz derinleşti ve ....
rusya merkez bankası ..
gürcistan olayından bir hafta sonra döviz rezervlerinin alarm vermekte olduğu konusunda
putin ve mevdelev i uyardı

abd burda gürcistan olayından sonra abd kendi ekonomisinde bir anlamda kriz
çıkartarak ekonomisini bir şekilde krizdeymiş izlenimi yaratıyor yada ....
krize girmesi beklenen bazı bankaları rusya kapışması adına önceden batırdı

belki batmaktaydı ama
yada ilerde yapmayı düşündüğü işleri bir anlamda önce çekti diyebiliriz
bu sayde bazı paket programlar önererek krizi önlemek istediği sinyali verirken
bazı batan şirketlere kasıtlı oalrak müdahil olmadı
brohters gibi finans kurumları ........
bu kriz kasıtlı çıkarıldı

sonrasında yaşananlar ......


petrol fiyatları 150 doları görmüşken 55 dolara kadar düştü
rusya bu durumdan rahatsız
abd yetkilileri arada sinyal yollayıp
füze işini rusyayla görüşme isteğinde bulunuyorlar
rusya dan bir yetkili cevap veriyor görüşmeyeceğiz diyor
rus devlet başkanı 2 gün sonra görüşmeye hazırız mesajı yolluyor

rusya bu durumdan açıkça rahatsız ( petrol fiyatlarının düşmesi )
petrol gelirlerinden oldular ( petroldeki 1 dolarlık artış yada düşüş rusya için
senede 2 milyar dolar demek )
burdaki kriz füze savunma sistemini kurulması
abd radarı çok fonksiyonlu
füze den çok radarı önemli ....
radarla aynı anda çok sayıda uçağı yada füzeyi havada kilitleyip rusyayı sopayla
adam etmeyi düşünüyor
abd bu yüzden radar ksımını rusya ya daha yakın bir bölgeye mümkünse en yakına
kurmayı amaçlıyor
burda füzenin kendisi değil
radar çok önemli ...
tabi rusya nın bu radarlarla dayak yemesinin sebebi
abd nin bazı isteklerinin olacağıdır
istediğimi yapmassan radarla hergün uçaklarını kilitlerim diyecek
sorun işte burda !!
kazandığın parayı yatırım olarak bana göndereceksin diyebilir
rusya bu duruma karşılık olarak iskender füzelerini
polonyaya yakın bir yere konuşlandıracağını söylüyor
bu füzeler nükleer başlık taşıyabiliyor
işte tam bu sırada abd de aniden bir ekonomik kriz çıkıyor .......
petrol fiyatları geriliyor
rusya savaş alanında güç gösteri yaparken
ekonomik anlamda içerden zayıf düştüğünü fark etmedi ancak asıl darbeyi abd deki krizlen beraber yedi

kriz kasıtlı mı çıkarıldı ??
yada başka bir bakış açısından
abd rusya olayından sonra olası kendi krizini öne mi aldı?
krizin diğer bir kısmı abd yi vuruyor
abd kendi para birimini diğer paralar karşısında değerini düşürerek
elinde doları bulunanları bir anlamda baskı oluşturarak
doları yatırım amaçlı olarak abd ye çekmeyi planlıyordu
bu iş ters ters tepti
b.o.p un başlangıcında abd devleti dolardaki düşüştan halkı tepki göstermesin diye
istanbul
madrid
londra da bombalar patlattı !!
bu bombalar
dikkat edin para birimimi değerini düşürüyorum demekti
savaştayız sakın dışarı çıkmayın demekti
abd halkı dışarı çıkmayınca tesirini de bu sayede hissetmeyecekti
her itirazda bir ülkede bombalar patlayacaktı
bombalar bu yüzden patlatıldı
abd dolardaki hesabı bu günlerde tersine döndü
abd deki son ekonomik krizle beraber bir anlamda proje ilk başlangıç safhasına geri dönmüş gibi duruyor
başka bir boyut ise
hindistan ve çin düşük fiyattan petrol alacaklar ki projenin bir ayağını da çin ve hindistan oluşturuyordu
ve son kriz petrolu ucuzlattı......

son kriz aslında hindistan ve çin in işine gelir , finansal bir kriz olmasaydı
çin ve hindistan bir anlamda köşe oldu ama 4 köşe değil
başka bir boyutta ise hem rusya zarar da hem abd
abd dış açığını bu dolarlarla kapatacaktı rusya yı bu füze sistemindeki radarla dövecek
hindistan ve çin i yüksek fiyattan petrol almaya itip ekonomik olarak gelişmesini yavaşlatmayı planlıyordu

şimdi işler rusya ayağında sarpa sardı
b. o. p bir anlamda askıya alındı
sorum şu ?
nereye kadar ...... bu kriz aşılır mı ?

her iki tarafta (abd -rusya ) bir anlamda zarar görüyor
olay bir anlamda iki ucu boklu değnek hesabına döndü ...
RUSYA VE ABD arasında ki bilek güreşi nereye kadar devam edecek ........?
Yoksa yeni kapışma alanı karadeniz mi olacak ?
ve Türkiye olarak biz bu durumdan nasıl etkileneceğiz ?

Friday, November 28, 2008

HİNDİSTAN EYLEMİ ; BU EL KAİDE KİME ÇALIŞIYOR ? HİÇ DÜŞÜNMEDİM !!

İki nükleer güç Pakistan ve Hindistan savaşı çıkar mı?

VATAN DIŞ HABERLER
--------------------------------------------------------------------------------


Hindistan'ın 11 Eylül'ü olarak nitelendirilen terör saldırısından sonra tüm dünyanıng özü Hindistan'a çevrildi. Hindistan'ın bu saldırıda Pakistan'ı da suçlaması, iki ülke arasındaki gerilimin nereye kadar tırmanacağı sorusunu da akla getirdi.



Hint basını ve Başbakanı Bombay katliamından komşularını sorumlu tuttu. Başbakan Singh, terörist grupların Hindistan'ın "komşularında" yerleşik durumda olduğunu belirterek, dolaylı olarak Pakistan'ı işaret ettiği kaydedildi. Basına göre, Singh, teröre topraklarını kullandırmaya son vermeyenlere bunun bir "maliyeti" olacağını söyledi.

Hindistan'ın finans, ticaret ve kültür kenti Mumbai'de düzenlenen terör saldırıları komşu ülke Pakistan'daki gazetelerin manşetlerine taşındı. Gazeteler, Hindistan'ın saldırılardan komşularını sorumlu tuttuğunu yazdı.



Daily Times gazetesindeki haberde, Hindistan Başbakanı Manmohan Singh'in, Mumbai'deki saldırıları düzenleyen terörist grupların Hindistan'ın "komşularında" yerleşik durumda olduğunu belirterek, dolaylı olarak Pakistan'ı işaret ettiği kaydedildi. Gazeteye göre, Singh, teröre topraklarını kullandırmaya son vermeyenlere bunun bir "maliyeti" olacağını söyledi. Tne Nation gazetesi de Hindistan ordusu yetkililerinin, saldırganların Pakistan'dan ve muhtemelen Pakistan'ın Faridkot kentinden geldiklerini söylediklerini belirtti. Gazete ayrıca, Hindistan Deniz Kuvvetlerine bağlı savaş gemilerinin Mumbai'deki saldırılardan sonra Pakistan'a ait iki ticari gemiyi Mumbai'nin kuzeyinde Gujarat eyaleti açıklarında şüphe üzerine durdurduğunu bildirdi.

http://www9.gazetevatan.com/haberdetay. … sid=211059






****************
YORUM


İşte tüm dünyanın korktuğu senaryoBu olay OBAMA YI yı ŞAHİN yapmak için olabilir


obamaya ayar çekiyorlar ...


zemin HAZIR gibi oldu ...



OLAYLA İLGİSİ OLMAYAN KÜÇÜK BİR FIKRA
**************************************
Nedense aklıma kurtlar vadisi pusu dizisindeki MURO geldi
olay şöyle gelişir


**************
SADİ PAŞA İskender Büyük tarafından öldürülür

olay hemen tv de tezgahlanmaya başlanır
olayı yapan örgüt tür diye...
olayda kullanılan silah kuzey ıraktan yurda girdiği tespit edildi sayın seyirciler
..............
.........
...

olayı tv de izleyen MURO haberi izledikten sonra şöyle der
örgüt kimlere kaldı der gibisine ...

BÖYLE BİR ZAMANDA BÖYLE BİR EYLEMİ YAPAN ...
TAKTİK VE STRATEJİDEN YOKSUN BİR GERİZEKALIDIR

NEDİR?

GERİ ZEKALI DIR


Bir müddet sonra şemo başkan gelir hele aç televizyonu der
bir bakar ki MURO nun fotoğrafı
olayı MURO yapmıştır :)

ihale MURO da kalmıştır

*****************


BAHANE bu şekilde ortaya çıktı


pakistan hindistan kapışır


hindistan a gün doğdu.........


pakistan bu şekilde ABD ye muhtaç olur ne derse yapar....


saldırılarda 100 den fazla ölen var


ölenlerin 70 tanesi hintli
ne iş?


saldırılar batılılara ve yahudilere yapılmış!!!
ölen kaç YAHUDİ var ?

Tanzayda ki el kaide saldırlarında ölenlerin çoğu tanzanyalı ancak saldırı büyükelçiliğe yapılmış tı değil mi !
öyle değil mi ?
ingilteredeki saldırlarda ölenlerin çoğunluğuda zaten amerikalıydı


İSTANBUL daki patlatılan bombalarda ölenlerin çoğu Türk müydü ? Yoksa neydi hatırlayamadım !
yok yok ...
çoğu YAHUDİ ve İNGİLİZ di DEĞİL mi ?


saldırın amacı ve sonucuna bak ...... hayret
HAYRET Kİ NE HAYRET

ÖLEN bir kaç batılı ...


ayrıca müslüman olanlara ayrı muamele yapmışlar


ayrı odalara koyup karışmamışlar


burda müslüman ayrımı gazetelere çıktı


müslümanlar a antipati duyulacak ......


bu olay müslümanlara anti pati yapmalarına yaradı


TAM SERVİS İŞİ


olay kafkaslardaki olaya benziyor


çeçenler bir okul basmıştı


900 kişi ölmüştü


olaydan önce putin in türkiye gezisi vardı


geziyi iptal etti


birkaç gün önce oldu türkiyenin nabzı tutuldu


bu sefer tayyip erdoğanın gittiği otel e saldırılmış


HİNDİSTAN ZİYARETİNDEN SONRA Tac Mahal i gezmişti
olay kaldığı otele yapılmış

burda Türkiye ye mesaj mı var ?!

DÖNDÜKTEN SONRA .... 1-2 gün sonra


benzerlikler var


bu teröristlerin AJANDASI mı var ?!..


bunları kim saldıysa tam servis etmişler
ÖLENLERE ÜZÜLDÜM
saldıranları kim yönlendiriyorsa ki ona uyan da bundan sorumludur
müslümanlara haksızlık yapılıyor
müslümanları töhmet altında bırakarak boynumuzu eğik bırakıyorlar
bu olayları tüm dünya geneline yaydılar maalesef
bizim yunus emre ye ihtiyacımız var
bizim mevlana ya ihtiyacımız var
bunlar varken saldırmak neye kime faydası var

burdan anladığım bu bir proje ...
ajanda hangi ülke varsa orda eylem oluyor


olayla ilgisi olmayan bir fıkra
*************

SADİ PAŞA İskender Büyük tarafından öldürülür

olay hemen tv de tezgahlanmaya başlanır
olayı yapan örgüt tür diye...
olayda kullanılan silah kuzey ıraktan yurda girdiği tespit edildi sayın seyirciler
..............
.........


olayı tv de izleyen MURO haberi izledikten sonra şöyle der
örgüt kimlere kaldı der gibisine ...

BÖYLE BİR ZAMANDA BÖYLE BİR EYLEMİ YAPAN ...
TAKTİK VE STRATEJİDEN YOKSUN BİR GERİZEKALIDIR

NEDİR?

GERİ ZEKALI DIR

Bir müddet sonra şemo başkan gelir hele aç televizyonu der
bir bakar ki televizyonda MURO nun fotoğrafı
olayı MURO yapmıştır :)

ihale MURO da kalmıştır

kurtlar vadisi pusu 46. bölüm
******************

bu el kaideyi kim seviyorsa bilin ki ahmak tır
hemde tam ahmak tır
tam kucaklarına oturmuşlar vesselam

müslüman feraset sahibidir
bu olayları kim alkışlıyorsa ki bu eylemi en başında yaptıranlardır
müslümanı alkışlıyorsa bilin ki ahmaklığına henüz doymamıştır
doysun kara topraklar ......

biraz uyanın artık
bu tür olayları tezgahlayanlar büyük oynar eylemi yapanlar sadece maşa
zannediyorlar ki iyi bir iş yaptık

SONUÇ

MÜSLÜMAN = TERÖRİST

karikatür krizi -- medine mücevheri adlı kitap --- karikatürün tekrar servisi bu sefer kitaplaştırılması ---- bir pc oyunu yapıp müslümanı öldür oyunu .......


bunlar kışkırtmak için yapılıyor du


ZEMİNE UYGUN HALI DÖŞÜYORLAR........


olay bundan ibaret

kimin yaptığına değil; kime yarıyor o na bak her zaman


işler vahim


rusyadaki okul baskını ruslar ellerine geçen çeçenlere yaptırdı YADA ABD İLE ANLAŞTI batının ve türkiyenin nabzı ölçülmüştü.....

Thursday, November 6, 2008

YORUM: Osmanlı padişahları içki içer miydi?

biliyorsunuz; bu içki tartışmaları "Mustafa" filminin ardından çıktı...

bu yazıyı okuyunca; bende -memleket idare etmenin ve kurtarmanın "içki içme kıstasına" göre belirlendiği- hissi uyandı...
o yüzden "neye hizmet ettiğini anlayamadım" dedim, yoksa paylaşman elbette faydalı olmuş...


eklediğin araştırmanın niteliğine lafım yok, kaynaklarını bilmediğim için yorum yapamam, bununla birlikte araştırmayı yapan da 1. dereceden aktarmadığına göre kesin doğrudur/yanlıştır da diyemeyiz...
öyle ifadeler var ki sanki padişahların yanındaymış gibi...


ben bu içki polemiğini önemsiz bulduğum için tartışmak istemiyorum

diyeceğim şu ki;
bize böyle değerli bir tarih ve miras bırakanlar içki içse ne olur içmese ne olur,
bu bir inanç meselesi, bunu tartışmak üçüncü kişilere yani bize düşmez diye düşünüyorum...
kısacası, takılmamak lazım...

Wednesday, November 5, 2008

YORUM : Osmanlı padişahları içki içer miydi ?

forumda yaşar nuri öztürk ün mustafa adlı filmden sonra hulki cevizoğlu nun programında osmanlı padişahları hakkında bir beyanı vardı
bu konuyu bir bilene sorayım dedim
fatih sultan mehmet le ilgili
biraz araştırma yaptım

osmanlı padişahlarının hemen hepsini kapsayan genel bir yorum buldum
bir tarihçinin araştırmasını foruma yazsam uzun olacaktı
bu yüzden elimizin altında kaynak olsun diyerekten özgür pencere ye konuyu açtım


mesaj uzundu konuyu dağıtmak istemedim ben de buraya attım

saygılar

Tuesday, November 4, 2008

Osmanlı Padişahları içki içer miydi?

Kendimizi bildik bileli işittiğimiz bir terâne bu. Son günlerde yine gündeme getirildi. Her şey yaşlı ve afili bir gazete köşe yazarının Osmanlı hanedanının en yaşlı âzâsından naklettiği bir sözle başladı.

Buna göre Sultan Hamid rom içermiş. Gazete yazarı, "Dedesini defalarca görmüş olan torunundan daha mı iyi bileceğiz?" diye de soruyor. Gel gör ki bunu söylediği iddia edilen Şehzâde Ertuğrul Efendi 1912 doğumludur. Sultan Hamid 1918 yılında vefat etti. Ertuğrul Efendi'yle biz de görüştük. Kendisinden bizzat işittiğimize göre, dedesi Sultan Abdülhamid'i ömründe bir defa, mahbus bulunduğu Beylerbeyi Sarayı'nda görmüş. O zamanlar beş yaşında imiş. Babası Şehzâde Burhaneddin Efendi ile beraber ziyaret etmişler. Dedeleri kendilerini kucağına alıp sevmiş. Ömründe bir defa o da beş yaşında iken gördüğü dedesinin rom içtiğini Ertuğrul Efendi bilir mi? Bunu nezaketen kendisine sormak istemedim. Belki başkasından işitmiştir. Ama Sultan Abdülhamid'i çok daha yakından tanıyan ve onu defalarca görmüş olan yakın çevresinden böyle bir şey işitilmiş değil.

İş burada bitecek iken, popüler bir gazetenin nevzuhur tarihçisi, Osmanlı padişahlarından hangisinin içki içtiğine dair bir yazı yazdı. Buradaki bilgiler onsekizinci asırda yaşamış bir şair-tarihçiden naklediliyordu. Osmanzâde Tâib, karışık hayatı sebebiyle müderrislikten atılmış; kulağı delik ve muhiti geniş bir müellifti. Sağdan soldan işittiklerini kitaplarına dercetmesiyle tanınır. Hele bu meselede Osmanzâde Tâib'in başlıca kaynağı olan Gelibolulu Âli'nin abartılı ifadeleri, ilmî çevrelerde çok ihtiyatla karşılanmıştır. Meselâ Şemsi Paşa'ya olan antipatisi, onu Sultan Murad'a rüşvet vermiş göstermeye kadar varmıştı. Osmanzâde'nin ikinci kaynağı ise dokuzuncu asırda yaşamış ve Mutezile mezhebine mensubiyetiyle tanınan Şiî Arap şairi Câhız. Bu da başka bir âlem. O zaman mahkemeye gitse, şâhidliği kabul edilmeyecek birisinin sözünü, şimdi biz mi kabul edelim?



Gelelim Osmanlı padişahlarının içki içip içmediği meselesine…
Bunu bilmek neredeyse imkânsız. Çünki Osmanlı padişahları, aileleri dâhil, hiç kimseyle beraber yemek yemezlerdi. Hatta buna dair Fatih kanunnamesinde hüküm bile vardır. Sultan Abdülhamid'in son senesine kadar da bu gelenek devam etti. Öyleyse padişahları içki içerken kimsenin görmesi mümkün değildir. Maamafih içmiş olabilirler. Peygamberler dışında hiç kimse masum sayılmaz. Herkes hatâ yapabilir, günah işleyebilir. Ama görmeden ve iyice bilmeden bir kimse hakkında hüküm de verilemez. Hele tarihçilerin sözüyle aslâ. Tarihçilerden bazıları belli kimselere yaranmak için tarihî hâdiseleri bile tahrif etmekten çekinmemişlerdir. Böylesine mahrem bir mevzuda, üstelik asırlar geçtikten sonra ne söyleyebilirler? Hele modern yazarların padişahların ağızlarına sayaç takmış edâsıyla konuşmalarına ne demeli! Maamafih ciddî Osmanlı tarihçileri, zaten böyle bir şey söylemiyorlar.

O halde bazı padişahların içki içtiğine dair rivayetler nereden çıkıyor? Bunlara itibar etmek mümkün mü? Asırlar öncesine ait hadiseleri bugün olmuş ve bizzat görmüşcesine hikaye etmek olacak iş mi? Halbuki İslâmiyet, kim olduğu bilinmeyen, hatta fâsık birisi bir haber getirirse, buna hemen inanmamayı emrediyor. Bir müslümanın gizli işlediği günahı bile gelip başkasına anlatan kimse fâsıktır. Sözüne inanılmaz, güvenilmez.

Benzeri iddialar önceki müslüman hükümdarlar için de ortaya atılmıştır. Meselâ bazı Emevî ve Abbasî halifeleri için söylenmedik söz bırakılmamıştır. Halbuki bunların hepsi iman ve ahlâk sahibi âdil insanlardı. Evet, içlerinde tek tük nefislerine mağlup olup sefih bir hayat yaşayanlar çıkmıştır. Fakat, bunların da İslâmiyete zararları olmamış, nihayet nefislerine zulmetmişlerdir. Buna da etraflarındaki devlet ricâli sebebiyet vermişti. Sonra gelen bazı tarihçiler, zamanlarındaki idarecilere yaranmak için bunların hatâlarını şişirmiş: hatta bu uğurda hadîs bile uydurmuşlardır. Bazı Osmanlı tarihleri de, zaman yakınlığı ve sınır komşuluğu bakımından bu tarihlerden tercüme edilmiş ve onların tesiri altında kalmış olduğundan, aynı yanlışlıkları tekrarlamıştır. Nevzuhur tarihçimizin kaynağı, Ömer bin Hattab'ın içki içtiği için cezâ alanlardan birisi olduğunu yazıyor. Şarap haram edilmeden önce Hazret-i Ömer içki içmiş olabilir. Ama haram kılındıktan sonra içki içtiği, hele cezâ aldığı hiçbir yerde geçmez. İslâmiyetin peygamberlerden sonra en üstün tuttuğu ikinci zât için böyle bir iddiaya lâ havleden başka ne denir! Ancak Mutezile itikatı ve Şiî görüşlü Câhız'dan böyle bir şey beklenir.

Bugün çok sıradan insanlar, içkiyi haram bilip içmezken, hayatlarını İslâmiyeti yaymak uğrunda sarfetmiş, ülkeyi hayır eserleriyle donatmış, dindarlıklarıyla menkibe kitaplarına geçmiş ve aynı zamanda müslümanların halîfesi olan Osmanlı padişahlarının içki içecek kadar zayıf iradeli olduğuna inanalım mı? Zaten bunu yazanlar da bazı padişahların sonradan tövbe edip içkiyi bıraktığını söylüyor. Hatâsını anlayıp dönmek de bir fazilettir.

İçki içen ilk padişah yaftası yapıştırılan Yıldırım Sultan Bayezid, Bursa'da Ulu Cami'yi ve kendi adıyla anılan câmiyi binâ etmiştir. Bizans İmparatoruna, İstanbul'da bir müslüman mahallesi kurulup, câmi yapılarak kâdı tayinini kabul ettirmişti. Meşhur mutasavvıf Emir Sultan ile sohbet etmiş, hatta O'na kızını vermişti. Sırp kralının kızıyla evlendi diye Yıldırım Sultan Bayezid'e kızıp, kendisini bu kızın içkiye alıştırdığını söyleyenlere ne diyelim? Padişahı içki içerken kim görmüş, belli değildir. Yaptığı siyasî bir evlilikti. Belki bir araya bile gelmediler. Padişah, onun sözüyle içki içecek birisi miydi? Doğrusu çok söz götürür. Diyebilirsiniz ki câmi de yaptırır, içki de içer. Evet bu mümkün. Ama bugün bana gösterebilir misiniz çevrenizde hem câmi yaptıran, hem de içki içen kaç kişi var?



Üstelik bu âdeti anne tarafından Mevlâna Celâleddin Rûmî'nin torunu olup soyu Hazret-i Peygamber, Hazret-i Ebûbekr ve Hazret-i Ömer'e dek ulaşan Çelebi Sultan Mehmed, Sultan II. Murad, hatta İstanbul'u fethetmekle Hazret-i Peygamber'in övgüsüne mazhar olan Fatih Sultan Mehmed ve velî lakabıyla tanınan Sultan II. Bayezid de devam ettirmiştir. Sekiz senelik saltanatını Ehl-i sünneti korumak için Safevîlerle savaşmak ve müslümanların mukaddes beldesi Hicaz'ın fethiyle geçiren Yavuz Sultan Selim ara sıra içer, ama hemen sarhoş olurmuş. Osmanlı ülkesini hayır eserleriyle donatan ve adaletiyle tanınan Kanuni Sultan Süleyman önceleri içermiş, sonra bırakmış. Eh, bu sözlere de pes demekten öte geçilemez.

İslâm hukukunda gayrımüslimlerin içki içmesi yasak olmadığı gibi, bunların içki alıp satması ve meyhane açması da serbest idi. Kanunî Sultan Süleyman zamanında Müslümanların ekseriyette bulundukları mahallelerde gayrımüslimlerin meyhane açması yasaklanmış; Sultan II. Selim zamanında buna tekrar izin verilmişti. Nitekim gayrımüslimlerin meyhanelerinden ve içki satışlarından vergi alındığı da gizli bir bilgi değildir. İşin aslından habersiz bazıları, bunu padişahlardan ilkinin dindarlığına, diğerinin de şaraba düşkünlüğüne bağlamışlar; hatta kendisine Sarhoş Selim demişlerdir. Yangında yanıp tekrar yaptırdığı saray hamamını gezerken tansiyonu düşüp kaymış ve beyin kanamasından vefat etmişti. Buna rağmen, "Sarhoş halde hamamda kız kovalarken öldüğü" bile söylenip yazılmıştır. Halvetî tarikatına bağlılığı ile bilinen Sultan II. Selim'in dindarlığı Selimiye Camiini yaptırmasından bellidir. Ayasofya camiini de esaslı tamir ettirmişti. Zaten nevzuhur tarihçimiz de padişahın içki içtiği halde beş vakit namazını kıldığını; sonradan şeyhinin telkiniyle içkiye tövbe ettiğini; hatta ölürken kendisine verilen ilacı; içinde içki vardır diye reddettiğini de yazıyor.

Amansız içki ve tütün yasağıyla meşhur Sultan IV. Murad da içki içmediği halde, mübtelâ olduğu gut hastalığının ağrılarını hafifletebilmek için hekimbaşı tarafından verilen afyon hülâsalarını (morfin) alırdı. Bu da kendisinde halsizlik ve uyuşukluk yapardı. Sendeleyerek yürüdüğünü birkaç defa görenler padişahın içki içtiğine hükmetmekten çekinmemiştir. Babası gibi Üskürdarlı Aziz Mahmud Hüdâî'ye bağlıydı. Selden yıkılmış olan Kâbe-i Muazzama'nın bugünki binâsını yaptırmış; Karaköy Arab Câmiini harab bir binâ iken şimdiki hâle getirmiştir.

Nevzuhur tarihçiler, yaptıkları istatistiklerle, Sultan II. Mahmud'un içkiye en düşkün padişah olduğuna karar vermişler. Halbuki Osmanlı Devleti'ni mutlak felâketten kurtararak âdetâ yeniden kuran bu padişahın da dindarlığına çok deliller vardır. İstanbul'daki bütün Sahâbe-i kiram kabirlerini bulup yaptıran, öte yandan Tophâne'de zarif Nusretiye Câmiini, Eminönü'nde Hidâyet Câmiini, Üsküdarda Adliye Câmiini, Arnavudköy'de Tevfikiye Câmiini inşâ ettiren O'dur. Vehhâbîleri işgal ettikleri Hicaz'dan çıkararak Hazret-i Peygamber'in kabri üzerine yeşil kubbeyi yaptıran O'dur. Hele Medine'deki Hücre-i Seadete hediye gönderdiği altın şamdan münasebetiyle yazdığı ve "Şemdan eyledim ihdâya cür'et yâ resûlallah.." diye başlayan na'tta Hazret-i Peygamber'e olan sevgisini çok içli ve edebî biçimde terennüm etmiştir. Ağır verem hastası iken, Çamlıca'da kızkardeşinin köşkünde fenalaşmış, "Beni bir câmiye kaldırın da, bari orada vefat edeyim" demiştir. Yeniçeri Ocağı'nı ve bununla organik bağı sebebiyle Bektaşî tekkelerini kapattığı için malum dedeler tarafından "Gavur Padişah" diye anılmış; yeni düzende yemleri kesilenler de bu hakaret sözüne dört elle yapışmıştı. İçki içtiğini de muhtemelen yine bunlar uydurmuştur.

Sultan Mahmud'un içki içtiği söylenen oğlu Sultan Mecid ise Medine'de Mescid-i Nebevî'nin bugünki hâlini yaptırmış; Kâbe-i Muazzamaya kâşî tuğla döşetmiş; Hırka-ı Şerif, Dolmabahçe, Ortaköy, Teşvikiyye gibi zarif câmiler binâ ettirmişti. Hasta yatağında iken Medine halkından gelen mektubu hürmeten ayağa kalkıp dinlediği meşhurdur. Üstelik Nakşî meşâyihinden Yanyalı İsmet Efendi'ye bağlıydı. Türbesinin Sultan Selim câmii avlusunda, ama Sultan Selim'inkinden daha alçak yapılmasını istemiş; Yanyalı İsmet Efendi tekkesi müridlerinin her Cuma gecesi türbesinde hatm-i hâcegân yapmasını vasıyet etmişti. Bu nâzik ve içli padişah, yine de iftiralardan kendisini kurtaramamıştır. Hele zamane bir tarihçisinin gözüyle görmüş gibi padişahın sarhoş olup hammallar tarafından küfeye konup saraya getirildiği sözüne ne denir! Sultan Mecid, içki içseydi, bunu müptezel şekilde yapmayacak kadar nâzik bir insan idi.



Yakışıklılığı, nazik ve demokrat tavırları ile modern Avrupa monarşilerindeki hükümdarları andıran Sultan V. Murad ise, amcası Sultan Abdülaziz'in feci ölümü üzerine ağır bir depresyon geçirmiş; şuuruna halel geldiği için tahttan indirilmişti. Bu halde bulunan bir insanın fiillerinden mesul tutulamayacağı âşikârdır. Kaldı ki kendisinin içki içtiği rivayeti, sağlam kaynaklarda geçmez. Nevzuhur tarihçinin de yazdığı gibi merhum Sultan Reşad içki içmezdi. Fakat keşke içki içseydi de, iktidarı İttihatçılara bırakmasaydı. Koca imparatorluk sayelerinde yıkıldı.

Hele, Üsküdar Yeni Câmiini ve şehrin iki yanında çok zarif iki çeşme inşâ ettiren, hattatlığıyla meşhur Sultan III. Ahmed ile Nuruosmaniye câmii inşaatını başlatan, Rumelihisarı, Kandilli, Yeraltı, Beşiktaş Arab İskelesi, Üsküdar Mahmudiye, Defterdarkapı sı, Tulumbacılar Odası, Yalıköşkü câmi ve mescidlerini yaptıran Sultan I. Mahmud'un içki içtiğine dair hiç delil yoktur. Gelin görün ki yazar, Sultan Ahmed'in hangi balkonda hangi yastığa dayanarak kiminle rakı içtiğini, gözüyle görmüşcesine anlatıyor.

Günlük hayatı neredeyse saniyesi saniyesine malum bulunan Sultan Hamid'in içki, hatta rom içtiği bilinmiyor. Ama dinî hassasiyetinde hemen herkes müttefik. Zevcesi Behice Kadınefendi, padişahın helâdan çıkıp banyoya gidene kadar abdestsiz yere basmamak için teyemmüm edecek derecede dindar olduğunu söylemiştir. İttihatçılar, II. Meşrutiyet'i müteakip, Sultan Hamid'i halkın gözünden düşürmek için neler söylemediler. . Abdullah Cevdet, "Sultan Hamid hakkında yüz yalan uydurdum. Bazısına kendim de inandım" demekten kendisini alamamıştır.

Nevzuhur tarihçinin kaynağına göre, "Fatih Sultan Mehmed Han ve Sultan Bayezid-i Veli, komutanları ve vezirleriyle arada sırada ıyş ü nûş ederlerdi. Hatta Bayezid-i Veli, Sadrazam Gedik Ahmed Paşa'yı ışret sırasında katletmişti". Yazar ıyş ü nûş kelimesini içki âlemi; ışret kelimesini de içki diye tercüme etmiş. Sultan IV. Murad'ın şeyhülislâmı Zekeriyazâde Yahya Efendi'nin "Mescidde riyâmişler etsin ko riyayı/Meyhaneye gel kim ne riya var ne mürai" beytini yazarak "Eee, şimdi bu şiiri nasıl değerlendireceğ iz?" diyor. Divan edebiyatından ve tasavvuftan biraz anlayan, bunu değerlendirmekte zorluk çekmez. Şair ve tarihçilerin kullandığı ıyş ve ışret, sâki ve bâde gibi kelimeleri şahid gösterip de bu hükmü vermek tamamen hatâlıdır. Divan şiirinde meyhane tekkeyi; sâki sevgiliyi ve şeyhi; bâde ve şarap ise ilahî aşkı sembolize eder.

Iyş, yaşamak; ışret, eğlence ve cümbüş demektir. İkisi de arapçadır. Eğlenmek illâ içki içmekle mi olur? Eşi dostuyla dinin izin verdiği şekilde eğlenmek yasak değil ki. Buna da ıyş ü ışret deniyor. Nûş, farsça içmek demek. Su için de kullanılır, şerbet için de. Dôlu eski türkçede içine su karıştırılan su dışındaki içecekleri anlatır. Ayrana da dôlu denirdi. Hatta Bursa'da askere ayran yapıp verdiği için Dôlu baba diye bilinen bir evliyânın kabri vardır. Sâki yalnızca içki dolduran değil, su veren kimse için de kullanılır. Zaten sâki, arapça sulayan demektir. Arapçada da "şarap" şürb edilen, yani içilen şey demektir. Şerbet, çorba, meşrubat, şurup gibi kelimeler hep aynı köktendir. Kur'an-ı kerimde içilmesi yasak olan hamr'dır. Fermantasyona uğramış içki demektir. Biz bugün buna şarap diyoruz. Ama eski metinlerde "şarap" içilecek her şey için kullanılır. Lisanını ve kelimelerini bilmeden bir devir hakkında rastgele hüküm vermek ne kadar hatâlı!

Üstelik İslamiyette üzüm ve hurmadan yapılan şarap ve bundan elde edilen alkol kesinlikle haram olan bir içkidir. Bunun dışında bazı alkollü içkiler vardır ki kimi âlimler bunların ilaç ve ihtiyaç için sarhoş etmeyecek mikdarını içmeye cevaz vermiştir. Rom da bu kabildendir. O halde neyin ne için içildiğini bilmeden ahkâm kesmemek lâzım.

Peki bu iddiaların maksadı ne olabilir? Muhtemelen muhafazakâr çevrelere mesaj verilmek isteniyor. Nasıl bir mesaj? İki ihtimal var: Birincisi, "Sizin çok övdüğünüz Osmanlı padişahlarının hâline bakın! İçki içerlermiş. Demek ki iyi insanlar değilmiş. Dolayısıyla temsil ettikleri değerler de böyleymiş. Gerçeği öğrenin!". İkinci ihtimal, "Bakın, dindarlıkları herkesçe malum olan Osmanlı padişahları bile içki içmiş. O halde siz de inad etmeyin, yolunda olduğunuzu söylediğiniz padişahlar gibi yapın!" Görülüyor ki bunlar abesle iştigalden başka bir şey değil. Her şey biraz da Osmanlı padişahlarını her istediğini yapabilen Avrupa krallarına benzetmekten kaynaklanıyor. El-insaf!

Son devir ulemâsının büyüklerinden Seyyid Abdülhakim Efendi hazretleri dermiş ki: "Osmanlı padişahları, kendilerinden önceki hükümdarlar gibi değildir. Hepsi dindar insanlar idi. Dini muhafaza ettiler. Dinin direği idiler. İçlerinde bir tane kötü yoktur. Ama aralarında derece farkı vardır." Sevdiği ve büyük bildiği atalarına hakaret edilmesi, insanları incitmez mi? O halde müslümana düşen hüsnü zan etmektir. Kendilerini savunacak durumda olmayan tarihî şahsiyetler hakkında ileri geri konuşmak insana yakışmaz. Hele dedikodu ve iftirâdan kaçınmak, sadece dinî değil, herkesin uyması gereken ahlâkî bir vecibe olduğu unutulmamalıdır.

Kaynak : Prof. Dr. Ekrem Ekinci

Monday, November 3, 2008

Kur'an Ahlakı

Kur'an Ahlakı

İsra 37: Kibirli olma, alçakgönüllü davran.

Müddesir 1-5: Kendini fazla abartma.

Tekvir 25-27: Her şeyin üstesinden gelemeyeceğini asla unutma.

Bakara 156: Çaresizlik tuzağına düşme. Her zaman bir umut ışığı olduğunu aklından çıkarma.

Beled 5-6: Her şeye hakim olmak için uğraşıp hayatı yaşanmaz hale çevirme.

Hucurat 10: Büyüklük kompleksine kapılıp, insanları ezerek arkadaşlarını kendinden uzaklaştırma.

Muhammed 7: İyiliği karşılık beklemeden yap.

Rum 21: Tek başına mutlu olunamayacağını bil. Çevrenin mutluluğu için gayret göster.

Vakıa 83-87: Ölümden korkmak yerine, ölüm gerçeğiyle yüzleş.

Bakara 263: Yaptığın iyilikleri unut. Anlatarak onları kıymetsizleştirme.

Furkan 63: Sana yapılan kötülüğün karşılığını vermek yerine. Öfkenin dinmesini bekle.

İnşirah 1-3: Seni huzursuz edecek işlerden uzak dur. İhtirasını törpüle.

Maun 4-5: Eleştirinin keskin bir bıçak olduğunu unutma. Söyleyeceklerini iyi tart.

Mücadele 7: Hiçbir sırrın sonsuza kadar gizli kalamayacağını unutma.

Rahman 7-9: Çıkarcı olma. Adil davran.

Tekasür 1-2: Kibrine yenilip hep daha fazlasını isteyerek hayatını zehir etme.

Tevbe 40: En zor zamanda bile kesinlikle ümitsizliğe kapılma.

Fatır 19-22: Senden iyi durumda olanlara bakıp üzüleceğine, senden zor durumda olanları görüp rahatla.

Fecr 27-28: En sevdiğin şeyleri, başkalarıyla paylaşmanın keyfine var.

Hakka 33-35: Hayatının vazgeçilmezleri olsun. Onları küçük çıkarlar için asla feda etme.

Haşr 10: Muhatabına güvenmek istiyorsan, önce sen güvenilir ol.

Kalem 1-2: Yazdıklarının ve yaptıklarının peşini bırakmayacağını unutma. Gücünü insanların yararına kullan.

Münafıkun 4: Bencil olma, tebrik etmeyi bil.

Saff 2: Yalandan uzak dur.

Yusuf 32-33: Modern hayatın çarpıklaştırdığı kadın-erkek ilişkilerinin, hayatını esir almasına izin verme.

Ankebut 41: İyi bir dostun, paha biçilmez olduğunu aklından çıkarma.

Al-i İmran 92: İyilik yapma arzunu, şarta bağlama. Vermek almaktan daha büyük bir ihtiyaçtır, asla unutma.

En’am 50: Önyargılarla hayatı kendine zehir etme.

En’am 60: Bildiklerinle açıklayamadığın şeyler, hayatının kâbusu olmasın.

Felak 1-5: Korkuların tutsağı olarak yaşamaktan vazgeç.

Hacc 46: Kendini, hep daha iyiye ulaşmak zorunda olduğuna koşullama.

İbrahim 42: Merhametli olmaktan asla vazgeçme.

İsra 23: Anne ve babana ‘off‘ bile deme.

Nisa 149: Kendini sürekli övmekten uzak dur.

Yunus 12: Vazgeçilmez olmadığını kabul et.

Enfal 56: Sözünüzde durmamanın utanç verici olduğunu aklından çıkarma.

Furkan 43: Heveslerini kendine ilah edinme.

Necm 3: İnanma duygunu diri tut.

Nisa 58: Karar verirken, vicdanının sesini duymazlıktan gelme

kaynak Bilvanisli Furkan face book

Japonya'da 'gazla intihar' sayısı 30 kat arttı: 870 ölü

Japonya'da 'gazla intihar' sayısı 30 kat arttı: 870 ölü

Giriş Saati : 03.11.2008 13:43
Güncelleme : 03.11.2008 19:05



Haberi Dinle



Japonya'da evlerde gaz imal ederek kendi canına kıyma olaylarının normalden 30 kat artması üzerine, internette intiharı özendirici sitelerin kapatılmaya başlandığı bildirildi.

Hükümet yetkilileri, hidrojen sülfür gazı başta olmak üzere ev yapımı kimyasallarla kendini öldürenlerin sayısının bu yıl 870'e ulaştığını duyurdu. 2007'de bu rakam sadece 29'du.

Dünyada intihar olaylarının en çok yaşandığı ülke olan Japonya'da 2008 yılında da çok sayıda kişi canına kıydı. Polis yetkilileri, evde ölümü kolaylaştıran gaz üretimiyle ilgili popüler internet sitelerini kapatıyor. İnternette "netto shinju" olarak bilinen intihar siteleri 2003'ten bu yana cana kıyma olaylarının artmasına sebep oldu.

Ulusal Polis Ajansı'na göre, Japonya'da geçtiğimiz yıl 33 bin 93 kişi intihar etti.

2007'ye oranla, bu yıl aynı dönemde intiharlar yüzde 2.9 artış gösterdi. Polis, geçen yıl intihar edecek 77 kişiyi internette tespit ederek hayatta kalmalarını sağladı.

İntihar geleneği Japon kültürünün önemli bir parçasını oluşturuyor. Özellikler 1990'larda yaşanan ekonomik kriz nedeniyle, işsiz kalan 50'li yaşlarındaki binlerce kişi intihar etme yolunu seçmişti. Çöküşten sonra yaşanan ekonomik kalkınma ise oranlarda önemli bir değişikliğe yol açmadı. Hükümet ciddi boyutlara ulaşan ölümlere çare bulmak için, depresyondaki Japonlara yönelik danışmanlık ve rehberlik servisleri açmaya devam ediyor.

Uzmanlar, gelişen teknoloji ve ekonomik şartlar nedeniyle her geçen gün biraz daha yalnızlaşan Japon halkının, toplum içerisinde kendilerini değersiz hissettiklerini ve sürekli ölümü düşündüklerini belirtiyor.

CİHAN
kaynak http://www.sabah.com.tr/haber,585FD2A7C2554998A3BDFC101A518D9E.html