Monday, February 18, 2008

MİLLETSİZ DEVLET YA DA MİLLETİN DEVLETİ

Esselam ;

Başbakan Erdoğan’ın yurtdışında eğitim görecek öğrencilere hitaben yaptığı,batının kokuşmuşluğunu,ahlaksızlığını değil,ilmini ve fennini alın mealindeki konuşması bazı çevreleri o kadar tedirgin etti ki,doğrusu ülkede eşcinselliğe,esrarkeşliğe,kızlarımızın onbir yaşında fuhuş batağına düşmesine,toplumun Allahsızlaştırılmasına,nikahsız yaşamaya ve toplu seks partilerine meraklı ve hevesli ne kadar insan varmış hayretler içerisinde kaldım.Yahu ne var bunda? Başbakan ne demeliydi?Kimliğinizi, benliğinizi,geleneklerinizi,tüm inanç ve ahlaki değerlerinizi gittiğiniz yerde terk edin,soysuzlaşın demesini mi bekliyordunuz.?Böyle akıl dışı kin ve ihtiras,biraz da ihanet ve cehalet kokan bu çıkışlar var ya,işte AK Parti’nin seçim başarısı bu çıkışlarda gizli.Ah keşke bunu anlayabilseler...Şimdi bu ve benzeri tepkileri tahlil etmeye çalışalım.

Evet Türkiye’nin sancılı bir değişim yaşadığı doğrudur.İttihatçı anlayışa göre dizayn edilen iktidar bir guruba aittir ve bu grup iktidarını yönettiği halka değil,seçkin kadrolara,beyaz Türklere ve bürokratik elite borçludur.İşte bu siyaset tarzı,gücünü hizmet etmekte değil otoritesini tahkim etme ve kitleleri susturma yolunda harcar.Gelişmelere ayak direten,çağdaşlaşamayan ve çağcıllığı idrak edemeyen statükocu devlet hem yetersizliğini,hem de hoşnutsuzlukları yasakçı zihniyetle örtmeye çalışır.Bu nedenledir ki halkın talepleri hep paronayak ve gerici yaklaşımlarla devlet otoritesine ve düzeni değiştirmeye yönelik eylemler olarak algılanmışlardır.

Tanzimat dönemiyle birlikte hem geleneksel devlet yapısıyla hem de özendiği batı devlet tarzıyla örtüşmeyen bu garip yapıyı bakınız Cemil Oktay,Siyaset Yazıları adlı eserinde nasıl tanımlıyor;”Olması gereken yerde olmayan , önündeki tüm boşlukları yapay olarak şişirdiği otoritesiyle doldurmaya çalışan,ne geleneksel ne çağdaş olabilen,alabildiğine dağınık,başıboş,belirsiz,keyfi, hemen her konuya yasakçı espriyle yaklaşan,rüşvetçi,kayırmacı kısaca bozuk işleyen mekanizmalarıyla az gelişmiş ülke devleti,tam anlamıyla beyin yoksulu ve hantal yapılı dinazorlar gibidir;ürkütücü fakat kof”.

Aslında Türkiye Temmuz 2007 seçimlerinden itibaren dönüşü olmayan bir sürece girdi.Cumhurbaşkanlığı seçimi dahil bu süreçte, devlet bürokrasisinin (veya bürokratik oligarşinin)hukuku,kuralları ihmal etme pahasına gösterdiği direnç,değişime giden süreci geri döndüremedi.

Bu süreçten ürkmek,değişik anlamlar çıkarmak kuyunun dibindeki kurbağa misali çapsızlıktır.Çünkü halka rağmen halk yönetilemez,halktan aldığın güçle halkı ezemezsin.Artık at gözlüğünü bırakıp hep birlikte devletimizi çağdaş normlara uygun olarak yeniden yapılandırmanın zamanı gelmedi mi?Atatürk bize yerinizde sayın mı dedi,yoksa muasır medeniyetin üstüne çıkmayı mı işaret etti?

5000 yıllık devlet geleneğimizde bu süreci bir dönüşüm ve yeniden silkiniş olarak görüp (tıpkı 1923’te olduğu gibi) sadece siyasetin değil kurumların ortak devinimi olarak görüp hep birlikte sarılmalıyız ki bunun meyvelerini sadece AK Parti yemesin.Yani sürecin konjonktürel olmaktan çıkarılıp,Türk medeniyetinin ürünü bir SİSTEM haline getirilmesi gerekmektedir.

Dolayısıyla AK Parti zorlu bir sınava girmiştir.Halkın iktidara yüklediği görev,devletin yenilenmesi görevidir,ıslahattır,restorasyondur.Mesele parti meselesi olmaktan çıkmıştır.Mesele;devleti bir grubun,kliğin,bir inancın ve anlayışın devleti olmaktan çıkarıp “MİLLETİN DEVLETİ” haline getirme meselesidir.

Tabii ki bürokratik devletin demokratik devlete dönüşme süreci kolay geçmeyecek.Bürokrasi elindeki bütün güçleri kullanarak direnecektir.Nitekim bunu da doğal karşılamak lazım.Ama her platformda ve her reflekste kurucu idarenin ve ana objenin millet olduğunu unutmazsak bu sürecin olası sancıları biraz daha hafifler.
Yeni anayasa çalışmaları,terör,irtica gibi ana sorunlara biraz da bu pencereden yani MİLLETİN penceresinden bakarsak devlet herkesi kucaklar millet de birbirini.
Yazımı “devletin bekası için gerekirse bütün halkı feda ederim”diyen IV. Murad’a şair Nef’i nin şu muhteşem cevabı ile bitirmek istiyorum;
“ DEVLET DAHİ HALK İÇİNDİR PADİŞAHIM”
Vesselam.....

No comments: