Monday, February 18, 2008

Altan Kardeşlerin hazin sonu

Altan Kardeşlerin hazin sonu
Yazar - eski Milletvekili Çetin Altan’ın oğulları Ahmet ve Mehmet Altan’ın içine düştüğü traji-komik durumun farkında mısınız? Her iki kardeş de emir eri oldukları AKP’nin, kendilerini ‘dışlaması’ ve “azarlaması”na çok öfkelenmişler. Halbuki onlar, verdikleri hizmetin karşılığı olarak, “el üstünde tutulmayı” ve daha yüksek maaşlarla taltif edilmeyi bekliyorlardı!

Ancak öyle olmadı! “Dinci” Tayyip Erdoğan, demokrasinin sınırını çizdi, Mehmet Altan’a “Kendine gel” dedi. Altan’ın son beş yılda yoksulluk üzerine yazdığı tek bir yazı bile, Erdoğan’ı çıldırtmaya yetti. Başbakan Erdoğan, kendisine yakın bir gazete olan Star’ın başyazarına “Halkı aldatma” dedi. Bu sözler, AKP’nin emir eri olan diğer “liboş”lara da ciddi bir mesajdı.

Halbuki; son beş yıldır halkı aldatan Erdoğan’ı, ne kadar da çok cilalamıştı Mehmet Altan. Bu muameleyi hiç mi hiç hak etmiyordu! Mehmet Altan, AKP’nin tüm anti – demokratik tutumlarını, insan haklarını ihlal eden yasalarını, yoksulları açlığa mahkum eden politikalarını nasıl da savunmuştu! Star Gazetesi’nde kendisine açılan köşe, AKP’nin parti bülteninden daha kapsamlıydı. Akademik kariyerine kara bir leke düşüren yazılar, Altan imzasıyla her gün yayımlanıyordu. Bunlar yetmemiş olacak ki; AKP’ye hizmet etmek için, Fethullah Gülen’in kanallarında, TV 24’te canhıraş bir şekilde, “AKP’nin ne kadar demokrat olduğu”nu yazıyor, anlatıyordu. Altan, adeta kendisini parçalıyordu.

Hoş, bunları yaparken, bedelini de alıyordu. Denilebilir ki; “AKP demokrattır” yalanından en çok faydalananlardan biri oldu Mehmet Altan. AKP’nin TV kanalları ve gazetelerden alınan paralar, Altan’ın “yaşam standardı”nı da yükseltti. Dinci gericiliğin simgesi kanallarda, “ilericilik” yapmanın, CHP’ye ve askere küfretmenin karşılığı, dolar olarak kendisine ödendi.

Erdoğan da bu yüzden, bir anlamda “yanında çalışan” Mehmet Altan’a “Beni eleştiremezsin, haddin bil” dedi. Zira; maaş aldığı tüm ‘’organlar’’ AKP’nin uzantılarıydı. Maaşı bir bakıma “AKP’den ödeniyordu”du. Erdoğan da “patron” olarak, kimin ne kadar konuşacağının sınırını çiziyordu.

Belli ki; Altan Kardeşler, henüz bu gerçeğin farkında değiller. Star’da, Kanal 24’te, Taraf’ta, AKP’yi ve Başbakan Erdoğan’ı eleştirebileceklerini sanıyorlar. Kendi anlattıkları yalana, “AKP demokrattır”a, en çok kendilerinin inandığı da son gelişmelerle birlikte ortaya çıktı.

Altanlar, son beş yıldan bu yana, şu yalanı söylüyor: “AKP ilericidir, demokrattır, Batı yanlısıdır, AB’cidir, demokrattır, Batı yanlısıdır, AB’cidir…”

Söylediklerinin ‘’gerçek” olmadığı, Başbakan’ın Mehmet Altan’a attığı “fırça”yla ortaya çıktı. Fehmi Koru, Başbakan Erdoğan’ın Altan’ı “fırçaladığı”nı yazınca, Taraf’ın başındaki küçük kardeş Ahmet Altan, çok sinirlendi. Ve birden de celallendi: “Siz önce 301’i kaldırın, Şemdinli’yi çözün de ondan sonra konuşalım.”

Ne kadar traji – komik bir durum!
İki kardeşin hazin sonunu görüyor musunuz?

Yıllarca AKP’yi savunan, iktidara hizmet eden, AKP’den gelen kaynaklarla “aydıncılık” oynayan Altan Kardeşler, “dinciden demokrat olamayacağı”nı, kendi pratiklerinde görmenin trajedisini yaşıyorlar.

Kendilerine verilen köşelerde türbanı, dinci gericiliği öven, dinci cemaatleri “sivil toplum kuruluşu” ilan etme ahmaklığını yaşayan Altanlar, AKP’den fırça üzerine fırça yedikçe, “Bizi kurşun asker mi sandınız?” demeye başlıyorlar.

AKP’nin sizi “kurşun asker” olarak gördüğü çok açık. Hükümeti beş yıldır kayıtsız – şartsız savunursanız, yaşanan onca insan hakkı ihlalini görmezden gelip AKP’yi demokrat ilan ederseniz, göreceğiniz muamele bellidir. Anlayın artık, siz “evin uslu çocuğusunuz.” Bunda şaşılacak bir şey yok.

Asıl sorun, onların sizi değil, sizin AKP’yi nasıl yorumladığınız?

Peki siz, din taciri bir partiyi, gerçekten “demokrat” mı sandınız?

Verilmesi gereken yanıt budur…

Bu sorunun yanıtını veremediğiniz taktirde, “paralı asker” olmaktan öteye gidemeyeceğiniz bellidir.

Altan'ın deyimiyle, "bu cephe”den görünen de ne yazık ki budur.

Altan Kardeşler ve diğer "liboşlar" AKP’ye göbekten bağımlı olmanın bedelini, “fırça üzerine fırça” yiyerek ödüyor.

Başbakan, TV ekranından Mehmet Altan’a “Kendine gel, haddini bil” diyor. Ahmet Altan’ın patronu AKP yanlısı Taraf’ın Sahibi Başar Kardeşler ise, kapalı kapılar ardında, “Kürt haberlerine fazla girmeyin” diyerek, sınırı çiziyor.

12 Eylül'den bu yana devrimcilere solculara karşı "küfür romanı" yazan Ahmet Altan, sahte solculuğunu dinci gericiliğin hizmetine sokmanın karşılığını "aşağılanma" olarak alıyor. Devrimcilerin en zayıf oldukları günlerde, onlara küfrederek kendisini sisteme kanıtlayan Ahmet Altan, aynı karşılığı AKP'den bulamıyor.

***

Altan Kardeşler, 5 yıldan bu yana, AKP'yi "devrim yaptıkları" için kutluyordu. Belli ki; tarihin yazgısı değişmiyor. Devrim önce “evlatları”nı yiyor.

Güle güle Altan Kardeşler...

AKP sizi kullanılmış bir mendil gibi, bir kenara fırlattı.
Tarih sizi gericiliğe, dinci cemaatlere yaptığınız hizmetlerle hatırlayacak.

Tarihin usta elleri, sizi "dincileri demokrat sanma gafletine düşen ve üstüne üstlük bir de fırça yiyen aydıncıklar" listesine yazacak.

Sizi o zaman, "Hükümet arkanızda, devam edin" diyen Star'ın Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Karaalioğlu bile kurtaramayacak...

Çünkü o usta eller, "iktidarın desteklediği basın organları"nda, "sahte demokratçılık" oynadığınızı tarihe acımasızca not edecek.

BARIŞ YARKADAŞ
gerçek gündem

No comments: