Tuesday, May 27, 2008

Yorum: İmam - öğretmen

Önce üzerinde yorum yapılan açıklamaların neler olduğunu hatırlatmakta fayda var:

Sosyal Sorunları Araştırma ve Çözüm Derneği (SORAR)’ın Cuma günü düzenlediği ’Türkiye Tartışıyor, Mahalle Baskısı’adlı konferansa katılan Prof. Dr. Şerif Mardin, özetle şöyle demişti:

* Mahalle Osmanlı’da ciddi anlamda hukuksal statülerle tanımlanmış bir mekandır. Kişilerden oluşur ve kişilerin toplamıyla kendi hayatı ve yaşayışı olan bir alana dönüşür.

* Mahalle baskısı kendi kendine işleyen ve bir siyasi partinin kontrol edemeyeceği yapılandırma biçimdir.

Bir topluluk meydana gelirken özel bir değer gerekiyor. Bu da ’İyi, doğru ve güzel olan’ dediğimiz değerlerdir. Bu değerler olmazsa kolektif bir toplum oluşamaz. İşte cumhuriyet inşa edilirken bu özel değerlere ilişkin derin bir tanım ortaya koyamadık. Osmanlı’da mahalleler belliydi. Cami, imam, Kuran, tekke, külliye ve esnaf gibi bir çok birim bir arada idi. Bu klasik mahallenin yerine Cumhuriyet modern belediyeleri koyarak rakip oldu. Bu rakip içerisinde öğretmen, okul, ders kitapları ve öğrenci gibi unsurlar barındırıyordu.
* 1950’den beri bu rekabette cumhuriyetçi ve halkçı öğretmen geride kaldı. İmamla rekabetinde öğretmen topluma iyi, güzel ve doğruyu eski sistem kadar iyi gösteremedi. Oysa Avrupa’da modern cumhuriyetlerde ’İyi, güzel ve doğru olan’ hakkında çok araştırmalar yapıldı. Bizde bu kadar derin araştırmalar yok. Bu sebepten biz cumhuriyetimizi bakma ve görme üzerine kurduk.

KEMALİZM KURU BİR İDEOLOJİ

'Yurtta Sulh Cihanda Sulh' sözlerinin derinlikli bir felsefenin ürünü olmadığını aktaran Şerif Mardin, Kemalizmi kuru bir ideoloji şeklinde tanımladı. Kavramın Türkiye'de tartışılmasının bugüne kadar mümkün olmadığını belirten Mardin, tartışan kişinin hayatının kalan günlerini hapishanede geçireceğini iddia etti:

"Kemalizm hakkında uzun çalışınca ne kadar kuru bir ideoloji olduğunu rahatlıkla anlayabiliyorsunuz. Bu ideoloji topluma iyi, güzel ve doğru hakkında hiçbir şey verememiştir."

Mardin, mahallenin sosyal bir süreç olduğunu belirterek, Osmanlı İmparatorluğunda mahallenin gerçek bir birim olduğunu ve mahallenin o dönem ayrıntılı biçimde insan yaşayışının bir alanını ortaya çıkardığını söyledi.

LAİKLİĞİ TARTIŞMIYORUZ

Tartışmaya katılan bir izleyicinin ''İslami yükseliş, laik toplumun çöküşü olur mu ?'' şeklindeki sorusu üzerine Mardin, şu yanıtı verdi:

''Türkiye'de hiçbir konuyu sonuna kadar tartışma geleneği yoktur. Başbakan 'laikliği tartışmıyoruz' dediği zaman bunun çok derin bir seviyede doğru olduğunu düşünüyorum. Laikliği tartışmaktan korkuyoruz. Yani laikliği tartışırsanız günlerinizi hapiste geçirebilirsiniz.''

Mardin, Avrupa'da yüzyıllarca insanların, özellikle laik grubun ''iyi'', ''doğru'' ve ''güzel'' kavramları konusunda tartıştığını ve bu konularda birikim oluşturduğunu kaydederek, ''Bizde 'iyi', 'doğru' ve 'güzel'in derinlemesine bir tartışması yok. Orada binlerce sayfa bulamazsınız. Bunları bulamadığınız zaman göz kalıyor. Göz ve bakma, paradoksal olarak mahalle baskısı unsurlarından biri gibi geliyor'' dedi.

Gazeteci Ruşen Çakır'ın yönettiği tartışmaya konuşmacı olarak katılan Prof. Dr. Binnaz Toprak, Prof. Dr. Ali Yaşar Sarıbay, Prof. Dr. Fuat Keyman, Doç. Dr. Nejdet Subaşı ve Dr. Hidayet Şefkatli Tuksal da konuya ilişkin görüşlerini dile getirdiler.


İmam – öğretmen mevzusu ise Ahmet Hakan’ın yaptığı gibi AKP’nin şahsiyetine indirgenecek bir olay değil. Hatta yazısıyla olaya magazinsel bir boyut kattığını düşünüyorum.

Bilinmesi gereken şu ki, AKP’nin iktidarı mahallede bir başkalaşımın yapıtaşını oluşturmuş değildir. Tam aksine, on yılların getirdiği bir toplumsal algılayış ve değişim süreci AKP’yi var ediyor. Bu bağlamda AKP’nin temelini oluşturan toplumsal hareket, AKP iktidardan uzaklaşsa bile yeni AKP’leri üretecektir.

Cumhuriyetin pozitivist dünya algılayışını temsil eden öğretmenin imama mağlup olduğu nokta da işte burasıdır. Yani statükonun arzuladığı ve 80 yıl süreyle benimsetmeye çalıştığı değerlerin toplum vicdanında reddedilmiş olması. Bu da zaten şu anki statüko – AKP çatışmasıyla gözler önündedir. Statüko aslında mahalleyle ve toplumun geneliyle bir çatışma içersindedir ve AKP’yi türlü yollarla bertaraf etmesi kendisini bir sonuca ulaştırmaz. Çünkü toplum yeni bir AKP’yi onun karşısına mutlaka çıkaracaktır ve statükonun kesin yenilgisi kaçınılmazdır. Darbe de olsa, muhtıralar da verilse, partiler de kapatılsa bu sonuç değişmez.

Şerif Mardin'in dile getirmeye çalıştığı da bundan başka bir şey değildir. Buradaki "öğretmen" kavramı, öğrencilerine şefkatle yaklaşan bir idealist kişiliği değil cumhuriyetin yeni "vatandaş"ları için öngördüğü hayat tarzını yerleştirmeye çalışan kişi rolündedir. İmam da cemaate namaz kıldıran bir şahsiyet değil, Osmanlı'dan bu yana gelen muhafazakar toplumsal algının temsilcisidir.

No comments: