Saturday, May 10, 2008

Yorum: İrtica

Sevgili Akrep ve Kartal teşekkürler, bugün blogta oldukça sıcak bir gün oldu.

Üzerinde durduğum bazı noktaları netleştirmekte fayda var.

Öncelikle 1400, hatta 70-80 yıl öncesine geri dönmenin yanlışlığından bahsederken, bunu bireylerin kişisel yaşantıları veya fikirlerinin temelini oluşturma anlamında söylemediğimi açıklığa kavuşturmak isterim.

Örneğin bu açıdan fotoğraftaki cipe binen cüppeli adam ve çarşaflı kadınları da "geriye dönüş" için eleştiri konusu yapmam. Çünkü onun kendi iç dünyasıdır, kendi seçtiği yaşam tarzıdır. ABD'de New York sokaklarında gezinen Haredik Yahudiler (uzun lüleli, şapkalı, sakallı) veya Amişler nasıl bir özgürlüğü hak ediyorsa, onlar da o şekilde bir özgürlüğü hak etmektedirler ve kimsenin bu insanları (veya Aczmendileri veya bir başkasını) giyim kuşam veya yaşam tarzlarından ötürü aşağı görmeye hakkı yoktur.

Çünkü bireyler için özgürlük esastır. Kimse bir başkasına belli bir yaşam tarzını dayatma hakkına sahip değildir. Aksini savunmak gayrı hukukidir, ayrımcılıktır. Üstelik hukuksal anlamda da kişilik haklarına saldırıdır.

Yıllar öncesine dönmesine karşı çıktığım ve garabet olarak nitelendirdiğim konu ise, dışsal ve içsel etkenlerin büyük bir hızla değiştiği devlet yönetimi ve politikalarıdır. Çünkü bunlar kişisel tercihlerle ve şahsi yaşam özgürlüğüyle ilgili bir konu değildir. Bu da rejimin sosyalist, kapitalist, liberal, İslam eksenli … vs olmasından tamamen bağımsızdır.

Günümüz dünyasında konjonktür baş döndürücü bir hızla değişirken devlet politikalarının sabit kalması veya 80 yıl, 100 yıl, 1000 yıl öncesinin kafasıyla idare edilmesi düşünülemez. Çünkü devlet yönetiminde dinamizm esastır. Tarihte dinamizmini muhafaza edemeyip varlığını sürdürebilen tek bir elle tutulur devlet örneği bulunamaz.

özellikle Akrep için söylemek isterim ki tarih boyunca İslam devletleri de uygulamalarında, politikalarında değişime gitmişlerdir. Hz. Ömer zamanındaki ekonomik politika Peygamber zamanındakinden nasıl farklı ise, Abbasilerdeki dış politika da Hz Ömer zamanındakinden farklıdır. Peygamberin kendi hayatında bile devlet yönetiminde değişen şartlara göre uygulama örnekleri bulabilirsin. Özünde İslami temel geçerlidir, ama stratejiler ve uygulamalar farklıdır.

Biz ise hala "Gözlerimizi kapatalım, 80 yıl önce nasıl yapılmışsa yine aynı kafayla gidelim, Yapan zaten güzel yapmıştır" düşüncesi içerisindeyiz. Bunun akla mantığa sığar bir tarafı var mıdır? Yabancı sermaye, dış politika, vakıflar meselesi, sendikal haklar, sivil anayasa, basın özgürlüğü … Bu meselelerin analizi 80 yıl öncesinin kabına sığar mı? Bu kafayla ileri giden bir toplum görülmüş müdür? Bırakın 80 yılı, 8 yıl önceki şartlar bile antika oldu.

Sadece Müslümanların değil, günümüzde her inançtan vatandaşların bir arada yaşayabilecekleri en ideal rejim özgürlükçü bir hukuk devletidir derken ülkelerin içlerini kastediyorum. Dış politikada gösterilen vahşetten bahsetmiyorum, bu ülkelerin kendi vatandaşlarına biçtikleri değerlerden ve ülke içi demokrasilerinden bahsediyorum.

Avrupa'daki Avrupalı mı kendi ülkesinde daha çok hukuka sahiptir, yoksa Türkiye'deki Türkiye'li mi? Kuzey Kore veya S.Arabistan'daki vatandaş mı daha çok insan yerine konar, yoksa Avrupa'daki vatandaş mı?

Bunların yanıtı asla şüphe götürmez

No comments: