Monday, May 5, 2008

Vakit fetvayı aldı: Tacizcimiz mümindir

İSLAMİ camiada "Konyalı değerli alim", "Günümüzün İslam müçtehidi" ya da "Hocaefendi" gibi sıfatlarla selamlanan Abdullah Büyük isimli bir adam var...

Vakit’te köşe yazarlığı da yapan bu adamın bağlıları var... Yani adam resmen bir cemaat lideri...

İşte bu adam, "Vakit"çilerin bir türlü ağızlarından çıkaramadıkları baklayı çıkardı.

Hiç mırın kırın etmeden, "küt" diye fetvasını verdi ve "çocuk tacizciliği" ile suçlanan Hüseyin Üzmez hakkında şu cümleyi yazdı:

"Kulaklarınıza gelen haber doğru olsa bile, Hüseyin Üzmez ağabeyimiz, Müslüman bir insandır, mümin bir insandır."

Ardından da ekledi:

"Bir Müslüman, Allah’ın dinini yaşamak ve yaşatmak için mücadele ederken, ayağı sürçer, hata yapar ve günaha bulaşırsa, daha fazla destek, daha fazla ilgi ve daha fazla iletişim içine gireriz."

Demek ki neymiş?

Hüseyin Üzmez’in küçük bir kıza sulandığı, sulanmakla kalmayıp resmen sarkıntılık ettiği hukuken sabit olsa bile... İslami açıdan bir sorun yokmuş... "Abdullah Büyük Hocaefendi", çocuk tacizcisi ağabeyine her durumda destek çıkarmış...

O halde ben de "müptedi" bir talebe gibi, "Büyük Hoca"ya sorayım:

"Sayın hocam... Hüseyin Üzmez ağabeyiniz, hapisten çıksa... 14 yaş ve altındaki mümin kızlarımızın kendisinin yanında yalnız kalmasında İslami açıdan bir beis var mıdır? Eğer yoksa kendi kızınızı, torununuzu ya da yakınınızın bir kızını bu mümin ve Müslüman ağabeyinizle yalnız bırakır mısınız hocam?"

Güzel şeyler

NİMET ÇUBUKÇU’YA BRAVO Devlet Bakanı Nimet Çubukçu, dini bütün koca adamların çocuk istismarı suçlamasına "sıradan çapkınlık" muamelesi çektiği bir ortamda, "çocuk olmak" meselesiyle ilgili öğretici bir açıklama yaptı. Dedi ki: "Çocuklar sadece çocuk oldukları için korunmaya muhtaçtır ve çocuk oldukları için mağdurdur. Burada karine, çocuğun masumiyeti karinesidir. Ben her zaman çocuklardan yana taraf olurum." Bu tespiti yaptıktan sonra da "Bir avukat olarak çocuklara yönelik istismarı savunamam" dedi... Bu duyarlılık nedeniyle Bakan’ı kutluyorum...

VAKİT’İ BIRAKAN YAZAR
Bir yazar, bunca hır gür arasında sessiz sedasız Vakit Gazetesi’ni bıraktı... Hüseyin Üzmez olayı ve bu olayın ardından gazetenin takındığı "koruma ağırlıklı" tutum, Vakit yazarı Mehmet Emin Kazcı’yı pes ettirdi... Mehmet Emin Kazcı, onurlu ve erdemli bir tutum takınarak Vakit’te yazmayı bıraktı...

DEĞİŞEN MESAJLAR
Vakit’e dair şu ana kadar çok şey yazdım: "Katil sevicilik" yapmayın dedim... "İşkenceciyi korumayın" dedim... "Hedef göstermeyin" dedim... "Dilinize hákim olun" dedim... "İftira etmeyin" dedim... Fakat ne yazık ki ben bunları dedikçe Vakit’in saf, inanmış okurlarından hep olumsuz mesajlar aldım... Ancak... Şu Hüseyin Üzmez olayı gözlerdeki perdeyi indirdi... Gazetenin tutumu, okuru da çileden çıkardı... Artık bana gelen mesajlarda, "Ben de Vakit’in dininden değilim" vurgusu var... Ne diyelim... Gayret bizden, tevfik Allah’tan...

Madrabaz

ULAN aferin Hasan Kaçan... Bu kadar kısa sürede "camia"ya nasıl da uyum sağlamışsın böyle...

Pes vallahi!

Nasıl da sövmüşsün bana... Nasıl da kalaylamışsın beni... Nasıl da rezil rüsva etmişsin beni... Ağzımın payını ne de güzel vermişsin öyle...

Ulan aferin be!

Hakikaten iyi hakaret ediyormuşsun ha!

Sen var ya, biraz daha gayret etsen, bu lumpen ağız ve bu madrabazlıkla ATV’ye genel müdür bile olursun...

Ha gayret Hasan Kaçan, ha gayret koçum...
ahmet hakan

No comments: