Wednesday, July 16, 2008

Kanuni'nin Fransa'ya Mektubu

Bu ara çok hoşuma giden bu 2 mektubu sizlerle paylaşmak istedim arkadaşlar...

Fransa Kralı I. Fransuva (François), İspanya Kralı Şariken ile yaptığı Pavie Savaşı'nda esir düşmüştü. şariken onu Madrid Kalesi'ne hapsetti. Fransuva, Kanuni Sultan Sülayman Hana bir mektup göndererek ve yalvararak yardım istedi.
Kanuni 6 Aralık 1525 yılında Fransuva'ya bir mektup gönderdi. Padişahın Fransa'yı nasıl gördüğünü anlatması bakımından mektup enteresandır.
mektup'ta bu şöyle deniliyor:

"Ben ki, Akdeniz'in ve Karadeniz'in ve Rumeli'nin ve Anadolu'nun ve Karaman'ın ve Rum'un ve Dulkadir Vilayeti'nin ve Diyarbakır'ın ve Kürdistan'ın ve Acem'in ve Şam'ın ve Halep'in ve Mısır'ın ve Mekke'nin ve Medine'nin ve Kudüs'ün ve bütün Arap diyarının ve Yemen'in ve daha nice memleketlerin-ki yüce atalarımın ezici kuvvetleriyle fethettikleri ve benim dahi ateş saçan zafer kılıçımla fetheylediğim nice diyarın-sultanı ve padişahı Sultan Beyazid Han oğlu, Sultan Selim Han oğlu, Sultan Süleyman Hanım,

Sen ki, Françe vilayetinin kralı Françesko'sun.!!!

Sultanların sığınma yeri olan kapıma, adamın Frankipan ile mektup gönderip, memleketinizin düşman istilasına uğradığını, halen hapiste olduğunuzu bilirip, kurtulmanız hususunda bu taraftan yardım ve medet istemişsiniz. Her ne ki demiş iseniz, benim yüksek katıma arz olunup, teferruatıyla öğrendim.
Padişahların bozguna uğraması ve hapsedilmesi acayip değildir. Gönlünüzü hoş tutup, hatırınızı incitmeyiniz. Bizim ulu ecdadımız, daima düşmanı kovmak ve memleketler fethetmek için seferden geri kalmamıştır. Biz dahi onların yolundan yürüyüp, her zaman memleketle ve kuvvetli kaleler fetheyleyip, gece, gündüz atımız eğerlenmiş ve kılıcımız kuşanılmıştır. Allah hayırlar versin ve iradesi neyse o olsun. Bunun dışındaki vaziyet ve haberleri adamınızdan sorup öğrenesiniz..."

ve dans ile ilgili mektubuna ise söylecek söz bulamadım arkadaşlar...

"Ey Fransa kralı fransuva, sefiri i kebirimden aldığım mahzara göre malumatım oldu ki; memleketinde dans namında, ala mele innas fuhşiyyat ve lubiyat yapıyormuşsun. İş bu name i humayunumun eline vusulünden itibaren bu mel’anet ve rezalete son vermediğin takdirde orduyu humayunumla gelip seni kahretmeye muktedir olurum."

No comments: