Sunday, July 20, 2008

Mücahitlere Amerikan Vetosu

Arkadaşlar haberler öyle veriliyor ki sanki tüm bir Bosna halkı mücahitleri istemiyor gibi...Ama birazcık araştırınca asıl haberi bulabiliyorsunuz...İşte...
saygılar...
aKrep...

''1990'lı yılların başında tepeden tırnağa silahlı olan Sırplar ve Hırvatlar, ellerinde hiçbir şeyleri olmayan Müslüman Boşnaklara saldırmaya başladılar. Silahlanan sivil Sırplar nokta atışı yapabilen özel tüfekleriyle, başta Saraybosna olmak üzere, Bosna’nın her yanında insan avına giriştiler. Sırp saldırganlığı tüm dünyanın gözü önünde gerçekleşen soykırıma dönüşüyordu.

Saldırılara silahsız ve savunmasız yakalanan Boşnaklar için ise, direnmekten başka çare yoktu. Bunun üzerine Bosna-Hersek Cumhurbaşkanlığı 20 Haziran 1992’de savaş ilan etti. Aynı gün rahmetli Aliya İzzetbegoviç, meclisi fesih ederek, başkomutan sıfatıyla bütün yetkileri üstlendi.

1995 yılına kadar devam eden Bosna Savaşı esnasında; Mısır, Tunus, Cezayir, Sudan, Suudi Arabistan ve Türkiye başta olmak üzere, dünyanın her yanından beş bin kadar mücahit, Müslüman Boşnaklara destek olmak için, Bosna'ya akın ettiler. Doğrudan İslam'ı ve Müslümanları hedefleyen Sırp ve Hırvatlara karşı kahramanca savaştılar. Henüz teşkilatlanmamış Bosna ordusunu takviye ederek, Mücahit Birlikleri (Odred El-Mudzahedin) oluşturdular. Birçoğu daha önce Afganistan ve Çeçenistan’da Ruslara karşı savaşa girmiş olan bu mücahitler, Bosna ordusunun operasyonel hale gelmesini sağladılar.

1992–1995 Bosna Savaşı esnasında; Abu Ubaj (Tunus), Sacir Tabakovic (Bosna-Hersek), Abu Rawda (Fas), Abdul Matin (Türkiye), Abu El-Ula (Yemen), Mirzad Jusic (Bosna-Hersek), Abu Musa (Almaya), Abu Abdullah (Mısır), Kabir Husainovic (Bosna-Hersek) ve adını sayamadığımız yüzlerce mücahit ön saflarda omuz omuza kahramanca savaşarak şahadet şerbetini içtiler. Mücahit Birlikleri akıttıkları kendi kanlarıyla, Uluslararası kamuoyunun göz yumduğu Bosna soykırımını durdurmaya ve daha çok kanın akmamasına vesile oldular.

Bağımsız Bosna-Hersek’in kurulmasında büyük bir pay sahibi olan mücahitler, savaşı sona erdiren, Dayton Antlaşması imzalandıktan sonra bu ülkeye yerleşerek yaşamlarını burada sürdürmeye başladılar. Rahmetli Aliya İzzetbegoviç’in sağlığında büyük ehemmiyet verdiği bu mücahitlere savaş esnasında ve sonrasında Bosna-Hersek vatandaşlığı verildi. Ancak Bosna-Hersek vatandaşlığına geçenler konusu, ABD'de 11 Eylül 2001'deki saldırıların ardından, bu ülkenin uluslararası terör örgütleriyle bağlantısı bulunanlara vatandaşlık verdiği yönündeki eleştirilerle gündeme geldi. [Bosna-Hersek Hükümeti, 11 Eylül saldırılarının ardından, bu ülkede yaşayan 6 Cezayirliyi ABD’ye teslim etmişti. Bu kişiler Bosna-Hersek’te yapılan yargılamalarda aklanmalarına karşın, halen Guantanamo'da tutuklu bulunuyorlar.]

Bosna Hükümeti, Bosna Parlamentosu'nun benimsediği bir yasa ile savaşın resmen başladığı 6 Nisan 1992 ile 1 Ocak 2006 arasında vatandaşlığa alınan yabancıların dosyalarını incelemek üzere bir komisyon kurdu. Bosna Hükümeti'nin ABD'nin baskısıyla kurduğu komisyon, vatandaşlıkların iptal edilmesi konusunda son kararı verecek olan hükümete tavsiyelerini sunuyor. Toplam bin 500 dosyayı incelemekle görevli komisyon yaptığı son incelemelerin ardından, “yasal prosedürlerin yerine getirilmediğine” karar verdiği, 488 kişinin vatandaşlığını geçtiğimiz günlerde geri aldı.

Rahmetli Aliya İzzetbegoviç zamanında büyük hürmet ve taltif gören yabancı mücahitlere yönelik bu vefasızlık Bosna halkı arasında da tedirginliğe yol açıyor. Bosna televizyonlarında bu harekete karşı kampanyalar başlatıldığı bildiriliyor. Buna rağmen yeni hükümetin sınır dışı işlemleri konusunda oldukça acele ettiği de gözlemleniyor.

İnceleme Komisyonu’nun vatandaşlıkları iptal edilen bu kişilerin terörle bağlantısından şüphelenilip şüphelenilmediği konusunda açıklama yapmazken, ABD baskısına boyun eğen hükümetin bu tavrı halk tarafından yeniden bir Sırp işgali ve soykırım için ön hazırlık aşaması olarak değerlendiriliyor. Mücahitlerin sınır dışı edilmesine Aliya grubu muhalefet ederken yeni hükümetin savaşta hiçbir fedakârlık yapmamış ve düşmana tek kurşun dahi sıkmamış üyeleri de mücahitlerin sınır dışı edilmesi ile beraber suskunluklarını sürdürüyorlar.

Fransız Liberation gazetesine açıklama yapan Bosna Hükümeti yetkilisi Dragan Mektic; "Bizler, yapılan incelemelerin sonucunda ülkenin güvenliğini tehlikeye sokan kişileri sınır dışı edeceğiz" demekle yetindi. Güvenlik Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada ise, "kararın nihai ve bağlayıcı olduğu, vatandaşlıktan çıkarılanların hepsinin ülkeyi derhal terk etmesi, aksi takdirde burada bulunmalarının yasadışı kabul edileceği" belirtildi.

Bosna’daki Arap mücahitlerin sözcüsü Ebu Hamza Es-Suri ise, Şarku’l-Evsat gazetesine verdiği demeçte; “Vatandaşlığının iptaline gerekçe olarak biri 1992, diğeri 1994’te olmak üzere iki kere vatandaşlık aldığının belirtildiğini ancak bunun doğru olmadığını, sadece 1994 yılında ve bir kez vatandaşlık aldığını” söylemiş. Kararın uygulanmasını durdurmak için uluslararası insan hakları kuruluşlarıyla diyalog halinde olduklarını belirten Ebu Hamza, “bu kararla, Bosna’daki mücahit varlığının bitirilmek istendiğini ve kendilerinden vatandaşlık hakkının alınmasının Kosova’nın bağımsızlığıyla bağlantılı olduğunu” belirtmiş.

Bu arada, Bosna Hükümeti’nin sınır dışı kararının ardından, ülkeyi dışına çıkan bazı mücahitlerin Hırvat sınırında ABD istihbarat görevlileri tarafından sorgulandığı da ortaya çıktı. Hırvatistan’ın Split şehrinde gözaltına alınarak, bölgede bulunan ABD üssünde, sorgulananlardan biri de, Arnavut mücahitlerden Âdem Zalic. Henüz hakkında sınır dışı kararı bulunmamasına rağmen gözaltına alınan Âdem Zalic; Bosna Savaşı sırasında Arnavutluktan gelerek mücadeleye katılmış. Savaştan sonrada birçok yabancı mücahit gibi Bosna’da kalarak vatandaşlığa hak kazanmış. Bosnalı bir hanımla evlenerek çocuk sahibi olan Zalic, medresede ilmi çalışmalar yapıyor.

Görünen o ki, Sırp çentiklerin ve Hırvat ustaşaların işgal ettikleri bölgeleri tekrar Bosna topraklarına kazandıran, aralarında Türk, Mısırlı, Cezayirli, Suriyeli, Tunuslu, Sudanlı ve Rusyalıların bulunduğu Mücahit Birliği mensupları, Bosna Hükümeti için bir anda istenmeyen şahıslar haline geldiler. Ancak bu gönüllülerin birçoğu savaştan sonra Bosna’da evlenerek, yaşamını ülkenin kırsal bölgelerinde devam ettirmeye başladı. Dolayısı ile Bosna vatandaşlığına hak kazanan mücahitlerin vatandaşlık haklarının geri alınması halinde; birçok aile dağılacak ve yüzlerce çocuğun babasız kalacak. Ayrıca mücahitlerin geri gönderilmesi durumunda ülkelerinde işkence göreceklerini tahmin etmekte hiç zor değil.

Mücahitlerin, sınır dışı kararının uygulanmasını durdurmak için, Uluslararası Af Örgütü, İnsan Hakları İzleme Örgütü ve Helsinki İnsan Hakları Komitesi Bosna şubesiyle diyalog halinde oluşları ne kadar etkili olacak bunu zamanla göreceğiz.
Ancak umarız Bosna Hükümeti, ABD baskısıyla aldığı karardan en kısa sürede vazgeçer. Böylesi, hem bağımsız Bosna-Hersek, hem de mücahitlerin geleceği için en hayırlısı olacaktır.''
kaynak:Milli Gazete Ayhan Demir

No comments: