Wednesday, April 2, 2008

Mossad İslamcısı ile Yahudi imam!


İbrahim Karagül'ün yazısını okuyunca aklıma Hackmaster arkadaşımzı geldi.Özellikle de son cümlede ''...Dini kullanarak insanları İstanbul'a karşı kışkırtan hatta cihad söylemlerini kullanan ancak İngiliz istihbaratına çalışan adamlar…''

saygılar...
aKrep...

''İki isimden söz edeceğim. Biri Türkiye'den diğeri Cezayir'den. Biri Türkiye'deki en tartışmalı çete operasyonlarının, şu an yaşadığımız siyasi bunalımın merkezinde. Bugünlerde hemen her gazetede ve televizyonda isminden söz ediliyor.

Diğeri Cezayir'de tuhaf bir hikayenin kahramanı. Şu an Cezayir polisi ve istihbarat servisi kayıplara karışan bu adamı arıyor. İkisinin yolu da aynı yerde kesişiyor. Belki birbirlerini tanımıyorlar ama üstlendikleri misyon, uyguladıkları yöntem, yaşadıkları birden fazla kişilik birbirinin hemen hemen aynısı.

Türkiye'dekinin hikayesi 2 Mart 2001'de başlıyor. Evine yapılan baskında "Ergenekon" örgütlenmesine ilişkin belgeler ilk kez ortaya çıkıyor. Son operasyondan hemen önce Türkiye'ye getiriliyor, muhtemelen bilgisine başvuruluyor. Operasyonlar sırasında gazete ve televizyonlarda öyle iddialarda bulunuyor ki, Türkiye'nin bütün sırlarına vakıf gibi görünen bir insan tipi çıkıyor ortaya. Jitem'den PKK'ya, derin devlet örgütlenmelerinden Pantagon'la ilişkilere ve faili meçhullere kadar bilmediği yok!

İddiaları bir tarafa, dudak uçuklatan bir hayat hikayesi var.

Kendi ifadesine göre doğuştan Musevi. Babası göçmen. Sabateyist. Ama bir dönem İslamcıların arasında dolaşıyor. O cemaatten bu cemaate girip çıkmadığı hiçbir yer yok. İddialara göre İsmailağa Cemaati'ne yerleşmiş. Bir başka cemaatin tepe noktasındaki insanlarla birlikte olmuş. Muhafazakar bir televizyon kanalında program yapmış. Müftülükten 130 dolara "Müslümandır" belgesi almış. İmam-Hatip Mezunu olduğu sanılıyormuş (kendisi bunu reddediyor).

Ama işin tuhafı çarşaflı bir hanımla evlenmiş. O hanımın içinde bulunduğu gruba göre, kadıncağızı ortada bırakıp çekip gitmiş. Bilinen cemaatlerin dışında belki de daha bir çok grubun içinde yer aldı, bilemiyoruz.

2000 yılından bu yana CIA adına çalıştığı, o zaman kendisine on yıllık ABD vizesi verildiği belirtilen bu kişi, şu an Ergenekon operasyonunun kilit isimlerinden biri.

İslamcılar arasında dolaşan, en mahrem toplantılara rahatlıkla girip çıkabilen bu adam, şimdi CIA'ya bağlı bir kurumda çalışıyor. Mossad adına çalıştığı söyleniyor. Sabetayizm ve neocon tezler hakkında yazılar yazıyor. Bir zamanlar İstanbul'da çarşaflı bir hanımla evlenen bu adam şimdi Toronto'da bir Sinagogda Rabay olarak görev yapıyor. Hem İslamcıların arasında de devletin merkezinde "görev" yapabilen bir Mossad mensubu!

Detaylara girmeden Cezayir'deki "adamımıza" dönelim:

Onun hikayesi doksanlarda başlıyor. Cezayir'de seçimlerden İslamcı partilerin çıkması, askeri müdahale ve iç savaş dönemlerinde. Küçük bir mescitte gönüllü imamlık yapan Davud Lahdaba, adlı genç, mahallede bir kıza evlilik teklif eder. Genç kız bu dindar gencin teklifini kabul eder.

Evliliğin ilk dönemlerinde bu "iyi Müslüman" gençte şüphe çekici birşey yoktur, her şey yolundadır. Herkes onun dininden ve ahlakından emindir. Üç çocukları dünyaya gelir. Gerçekler ancak üç çocuk dünyaya getirecek kadar uzun bir süre sonra belli olmaya başlar.

Kadının kocasıyla ilgili düşünceleri değişmeye başlar. Çünkü koca tuhaf davranışlar sergilemeye başlamıştır. Karısından cumartesi günleri içinde et olmayan sütlü kuskus yapmasını ister. Yıkadığı mavi renkli kumaşı güneşin altında kurutmaktadır. Cumartesileri arkadaşlarıyla bir araya gelmeye, karısını bu buluşmalardan uzak tutmaya başlar. Odanın kapısından geçmesini bile istemez. Ancak kadın bir cumartesi günü içeriden garip konuşmalar geldiğini fark eder. Bilmediği bir dil konuşuluyordur. Polise gider. Odaya dinleme cihazı yerleştirilir. Kayıtların dinlenmesiyle birlikte şaşkınlık doruğa çıkar. Bizim küçük mescidin gönüllü imamının bir Musevi olduğu anlaşılır. Cumartesi günleri odada ibadet ve toplantılar yapılmaktadır.

Dinlendiğini anlayan Davud Lahdaba bir anda ortadan kaybolur. Sır olmuştur ve bir daha kendisinden haber alınamaz. Kadın çocuklarını Yahudi zannederek sinir krizleri geçirir. Ancak müftünün "çocuklar Müslümandır" fetvasıyla sakinleşir.

Şimdi Cezayir polisi ve istihbaratı bizim gönüllü imamımızı aramaktadır. Belki bir gün onun da, yüz binlerce insanın hayatını kaybettiği Cezayir iç savaşı ile ilgili bilgileri kamuoyuna sızar. Ne tür roller üstlendiği, kimlerle ve nasıl çalıştığı, Mossad ve CIA bağlantıları ortaya çıkar. Halen Türkiye'de ve Cezayir'de bunlar gibi kaç "hayat hikayesi"nin yaşanmakta olduğunu kim bilebilir.

Derin devletin bir yerlerinde, bu devletin tehdit olarak gördüğü İslami kesimin hemen her grubunun içinde, Mossad ve CIA adına çalışan, 130 dolarlık "Müslümandır" belgesiyle her yere sızabilen ve sonunda bir sinagogda din görevlisi olan bir adam.

Bizimki sadece bir çarşaflı hanımla evlenmiş. Cezayir'deki yıllarca imamlık yapmış, bir Müslüman kızla evlenmiş ve üç çocuğu olmuş!

Aklıma, Birinci Dünya Savaşı öncesi Osmanlı topraklarında gezen, Müslüman olduktan sonra tarikat şeyhliğine kadar yükselebilen, dini önderler olarak kabul edilen görünüşte Müslüman gerçekte Hristiyan ya da Musevi örmekler geldi. Dini kullanarak insanları İstanbul'a karşı kışkırtan hatta cihad söylemlerini kullanan ancak İngiliz istihbaratına çalışan adamlar…''

No comments: