Tuesday, March 25, 2008

Yorum: Jurnal üzerine

sevgili dostum. Evrensel insani ilkelere en çok dikkat edip vurgulayan arkadaşlarımızdan birisin. Yalnız sende de çifte standart uygulamasının ne yazıkki yerleşmeye başladığını görüyorum. İddianemesi olan AKPyi kapatma davasını komik bulurken, daha iddianamesi bile hazırlanmamış ve sanıkların ne ile suçlandığı belli olmayan bir davada ise suçlular çezasını çekecektir. deyip basında delil diye yayınlanan bir takım belgelere ve söylemlere itibar ediyorsun. son derece gizli olduğu söylenen bir soruşturmada dava delillerinin basının eline nasıl geçtiğii ve bnların ne derece doğru olduğunu sorgulamaman bana garip geldi.

Biliyorsun ki suçluluğu kanıtlanmayan hiç kimseye suçlu muamelesi yapamazsın. Eğer
bunu yapar isen sen aynı duruma düştüğün zaman birileriin de sana suçlu dediği zaman ne kadar kendini savunsan da hiç bir şeye yaramaz. Evrensel ilkeler her kes için geçerlidir. EVRENSEL İNSANİ İLKELERİ SADECE KENDİN VE TARAFIN İÇİN ALGILARSAN. AYNISINI Başkaları iktidarda olduğu zaman sana yapar. Asılsız suçlamalar ve söylemlerle mağdur edilirsin. Hukukun düzenli olarak işlemesi toplumdaki tüm bireylerin faydasınadır.

taraf olduğu adından belli olan bir gazetede çıkan YARGITAY'a saldıracaklardı şeklinde bir başlığa itibar etmen çok garip geldi. aşağıya doğru perinçek ile ilgili bir alıntı yapıyorum. Bunu onu savunmak veya suçsuz olduğunu kanıtlamak için değil. Yalnızca önünüze konulan belgelerin doğruluğu araştırılmadan yargısız infaz edilmesinin nelere yol açtığını göstermek için. Burada doğu perinçekin kişiliği ve önceden neler yaptığı ile ilgili bir tartışma olmasın zaten Doğu perinçekin kim olduğu ve ne yapmaya çalıştığıda beni ilgilendirmiyor. amacım sadece. Yargılanan her kim olursa olsun Suçu ispat edilmeden suçlu muamelesi yapılmasının insanlık onuru ile bağdaşmayacağını göstermek. Çamur at izi kalsın felsefesinin. Bir gün aynısının kendine de yapılacağını düşünmek.

alıntıdır.(Nusret senem-Doğu perinçek'in avukatı aşağıdaki alıntı avukatın yazısının aynen aktarımıdır. Doğruluğunu arkadaşlar internetten araştırabilir)

30 Temmuz 1997 tarihinde Sami Demirkıran adlı bir PKK itirafçısı kullanılarak, Ankara DGM Başsavcılığı’na bir dilekçe ile başvuruldu ve Doğu Perinçek’in “PKK’nın ikinci gizli lideri” olduğu yalanı üretildi. Dayanak olarak da PKK mühürlerini taşıyan “Garzan Eyaleti Karargah Komutanlığı” ve “ERNK Mar. Bölge Temsilciliği” imzalı iki adet mektup ortaya çıkarıldı. Bu tertiple tutuklanan Doğu Perinçek bir süre tutuklu kaldıktan sonra Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesince yaptırılan bilirkişi incelemesinde el yazılı bu iki mektubun tertipte kullanılan Sami Demirkıran tarafından yazıldığı ve mektuplar altındaki mühürlerin patatesle imal edilmiş sahte mühürler olduğu saptandı. Doğu Perinçek Haymana Cezaevi’nde 8 ay tutuklu kaldıktan sonra hakkında beraat kararı verilerek özür dilendi. Sahte belge düzenleyerek iftira ve hakarette bulunan Sami Demirkıran hakkında kamu davası açıldı. Sami Demirkıran, suçunu itiraf ederek söz konusu sahte belgeleri dönemin başbakanı Tansu Çiller’in genel başkanı olduğu DYP Genel Merkezi’nde düzenlediğini itiraf etti ve mahkum edildi.


yukarıdaki örnek olayda da görüleceği,gibi eminim ki o yargıtay krokisinin de silah iddialarınında ne olduğu ortaya çıkacaktır. Üzerine basarak söylüyorum yukarıdaki örnek Doğu perinçeğin bu davada suçsuz olduğunu göstermez. Eğer gerçekten suçlu ise eminim bu mahkemede ortaya çıkacak ve cezasını da çekecektir. ama mahkeme bitmeden hiç bir şey söylenemez.

O yüzden birilerini suçlu ilan ederken dikkatli olmak zorunludur. Telefon konuşmalarının basında yayınlanan ksımlarını okuyarak bu insanları suçlu ilan etmek hiç kimseye bir fayda sağlamaz. O telefon konuşmalarının tamamının incelenmesi gerekir ki eminim mahkeme bunu yapacaktır. diğer Türlü tüm muhalif insanlar Çeteci suçlaması ile suçlanabilir. Bu yolu açmak. İlerde kendini de tasviye ettirmek için başkalarına koz vermekten başka bir şey değildir.

saygılarımla.

No comments: