Tuesday, March 18, 2008

"Cumhuriyet"in içyüzü

Cumhuriyet Gazetesi son günlerde karşımıza bir çarşaf reklamıyla çıkıyor.

Reklamla ilgili olarak Hasan Kaçan’ın sitemizde de yer alan yazısıyla, bunun başka bir yerden çalıntı olduğu hemen açığa çıkıverdi.

Cumhuriyet’in bu reklamın ana temasını başka bir yerden araklamış olması bizi çok ilgilendirmiyor açıkçası.

Çünkü Cumhuriyet gazetesi yazarları sürekli olarak vatandaşların kişisel tercihleri ve dini duygularıyla alay etmeyi, onları aşağılamayı bir varlık nedeni olarak görmekte ve son yapılan da bu bağlamda ele alınmalı.

Dine ait en ufak bir sözcük karşısında gözleri dönmeye başlayan ve yüzleri kıpkırmızı kesilen bu yazar-çizer topluluğunun psikolojik hezeyanlarının dışavurum analizleri ise hiç şüphesiz çağdaş tıp bilimini ilgilendiren bir konu. Çünkü bunlarla kişisel doyum peşinde koşan, bir domuza başörtüsü giydirerek yayımlamaktan sadistçe zevk alan bir grubun haleti ruhiyesi bizim algılayışımızın ötesinde.

Ancak yine de insan bazı şeyleri sorgulamadan edemiyor.

Acaba bu “güzide” yayın organımız, gerçekten savunucularının öne sürdükleri gibi cumhuriyet ilke ve inkılâplarının, emperyalizme karşı savaşın yılmaz savunucusu mu?

Bundan bir süre önce başyazar İlhan Selçuk’un “Bush Ortadoğu’daki yeni anlayışına Türkiye’yi değiştirerek başlamalı. ABD’nin yeni tasarımında Türkiye’de yeni bir iktidara ihtiyaç var” anlamındaki sözleri, bunun hiç de iddia ettikleri gibi olmadığının çok açık bir sinyalini vermişti.

Bu sözler, ABD’yi Türkiye’ye müdahale etmeye ve iktidarı güçten düşürerek kendi çıkarlarına uygun bir hükümet oluşturmaya açıkça davet eder bir niteliğe sahipti.

Bazıları bu ifadelerden dolayı büyük bir şaşkınlık duymuş olsa da, Cumhuriyet’in geçmişini ve işine geldiği zaman nasıl faşizan ve emperyal bir söylem içine girdiğini bilenlerde pek bir garipsemeye yol açmadı.

Çünkü gazetenin kurucusu Yunus Nadi’nin, Hitler’in 1939’daki doğum günü kutlamalarına bizzat katıldığı, oğlu Nadir Nadi’nin de milyonlarca insanın katili olan bu lider hakkında “Atatürk'ü en iyi anlayan ve anlatan liderin Hitler’dir” dediği bilinmekteydi.

Bu iki kişi, eski Babıâli çevresinde Yunus / Nadir Nazi olarak anılmaktadır.

Söz konusu gazetede 1961’de yayımlanan bir diğer makalede de “Avrupa medeniyetini koruyan cengâver Alman milletini mahvettiler” diye ağıtlar yakılmıştı.

Nazım Hikmet’in Sovyetler Birliği’ne kaçmasından sonra gazetede resmini basıp “Nazım Hikmet’in fotoğrafını, millet doya doya yüzüne tükürsün diye yayımlıyoruz” diyen de Cumhuriyet gazetesinden başkası değildi.

Son zamanlarda öğrendiğim başka bir şey ise çok daha çarpıcı.

1930 yılında Zeylan yöresindeki Kürt kökenli vatandaşlarımız ile ilgili olarak gazetenin şöyle bir değerlendirme yaptığını görüyoruz:

“Bunların alelade hayvanlar gibi basit sevk-i tabiilerle işleyen his ve dimağlarının tezahürleri, ne kadar kaba hatta abdalca düşündüklerini gösteriyor... çiğ eti biraz bulgurla karıştırıp öylece yiyen bu adamların afrika vahşilerinden ve yamyamlardan hiç farkı yoktur.”

Bu kafatasçı söylemler, aslında Cumhuriyet’in kökleri için bize yeterli ipucunu sağlamakta.

Acaba din düşmanlığının yanına çetelere karşı sessiz desteği, ABD’yi Türkiye’ye müdahaleye çağırmayı ve darbe kışkırtıcılığını da ekleyen Cumhuriyet gazetesi, nasyonalist / ırkçı köklerine geri dönüş mü yapıyor?

Yoksa çoktan yaptı da bizim mi haberimiz yok...

http://www.bizkackisiyiz.net/siziny/129.html

No comments: